Tuesday, January 04, 2011

Bir kere değse idi nefesin nefesime


Pek mutsuzum.
Yok akıllanmıyorum. Ben işte böyle zor vazgeçen bir insanım.
Saçlarımı seviyorum. İyice fazlalaştılar, (maşallah) beni gizliyorlar, koruyorlar sanki. Canım isteyince içlerinde kayboluyorum. Yüzümü saklıyorlar. Vahşi çalılık gibiler, arsız sarmaşık gibi ya da. Elimi içlerine sokuyorum, parmaklarıma dolanıyorlar.
Kendimi hep acınası taraf gibi görüyorum ilişkilerimde. Bu aşağılık kompleksinin sonu gelmeyecek mi? Ne dipsiz bucaksız şeymiş. Bunca terapi parasını tatil yapmaya versem dünyayı dolaşırdım. Kendimi çok suçlu da göremiyorum. Sonuçta etrafın feedback i de bu şekilde. Ya da ben olağanüstü algıda seçicilik yaparak, ciğeri beş para etmez insanların laflarına değer veriyor ve olumlu her tür feedback' i bu uçsuz bucaksız boşlukta yok ediyorum. Şımarık da denebilir bana. (yine olumsuz)
Hep kitaplarda, filmlerde dizilerde suç. Lanet olsun tümüne.
Mesela ben dün Gilmore Girls' de Lorelai ile Luke un ilk öpüşmesini görmesem kesin bu kadar leyla olmazdım. Gerçek olmayan tonlarca şeyi kafama soktum düzenli olarak. Taa ilkokuldan beri. Lanet olsun lan.

http://www.youtube.com/watch?feature=player_detailpage&v=PXhJ95_1I48