Tuesday, October 27, 2009

Şimdi ne olacak?


Garibim. Pek iyi değilim.

Hayatım değişti o kesin, daha doğrusu gözlerim açıldı.

Bu yemek bağımlılığı ile ilgili. Bu sır değil, uzuuun bir süredir yemek bağımlısıyım ben. Şık olsun diye böyle demiyorum. Gönül rahatlığı ile de tabu kelimeyi kullanabilirim. "ŞİŞMANIM". Büyük harfle şişman. :) Ama yemek bağımlısı diyorum özellikle, vurgulamak istiyorum çünkü. Çoğu insan çok yemenin bir bağımlılık olduğunu, sigaradan, uyuşturucudan farklı olmadığını bilmiyor. Yani sigara bağımlıları daha fazla saygı görür şişmanlardan, hele uyuşturucu bağımlıları daha bir el üstünde tutulur. Daha romantik ve mağdur kahramanlar gibi görülür. İnsanlar sempatili acıma duyarlar bu tip bağımlılıklara. Ama şişmanlara sempatili acıma değil, nefret acıması gösterilir genelde. Bir sürü insanda var bu. Söylem de şöyle birşey: "Boğazını tut be, yani bu kadar mı zor bir boğazı tutmak." Zor a.q. Bildiğin herhangi bir bağımlılıktan vazgeçmek ne kadar zorsa bundan da o kadar zor.

Neyse konumuz bu değil. Sadece bağımlılık olduğunu vurgulayıp geçicem.İşte son zamanlarda normal yiyorum ben. Zayıflıyorum da. İnşallah sonuna kadar da gidicem çünkü ..öt korkusu kolay değil. Belim incinip de zor hareket ettiğimde artık fazla yemek yemek diye bir opsiyonum da kalktı. Kaldırdım yani. Yok artık öyle birşey. Fazla zorlanmadım da. Zaten az
yemiyorum. Sadece eski yediğim gibi yemiyorum.

Eski yeme biçimimi de kısaca tarif edeyim. İşten eve dönerken, bakkaldan çekirdek (bitirmesi uzun sürüyor diye), pop kek, eti negro, bazen Nutella ve bitmişse mısır gevreği ile süt alınır. Bazen de bunların yanına cips ve kola. Eve gelince önce telaşla Dominos aranır ve bir ortaboy İtalyan Pizza ile Chicken Wedges sipariş edilir. Onlar gelene kadar boş kalmamak için, cips veya mısır gevreği ile süt atıştırılır. Aynı anda birşeyler seyredilir. Sonra pizza ve tavuk gelir. Önce tavuk bitirilir arada bir çikolata molası verilir. Pop Kek filan yenir. tatlı sevdiğimden değil, cidden çok düşkün değilim, bu hareketin sebebi pizzanın lezzetinin tatlıdan sonra keskinleşmesidir. Sonra Pizza yenir arada aynı amaçla tatlı molaları verilir. Bittiğinde tatsızlık, ağırlık ve suçluluk duygusu çöker. Haz kısmı en fazla 10 dakikadır. Daha fazla değil. Ağırlığa az derman olsun diye nefret edilen Kola içilir. Cidden kola sevmem. Ama burda amaç sevilen birşeyi yemekten çok bu ritüeli sürdürmektir zaten. Belki pizza bile sevmiyorum ama bunu anlayabilecek bilinç
düzeyinde değilim o sıra. Sonra çekirdek yenir. Onun esprisi, mide şişken de yenebilmesi ve uzun sürmesidir. Olay devamlı yenecek birşeyin bulunması ile ilgili. Tam anlamıyla bir tören-şölen-ritüel tarzı birşey bu. Ayrıca inanılmaz birşey yaa. Şu hale bak. Ve yalnız olmalı insan bunu
yaparken, yalnızlık gerekiyor bunun için. O yüzden bazen annem, ablam bende iken kendimi çok kötü hissettiğimi biliyorum. Gitsinler de kendi dirty little dünyama geri döneyim diye.

Yaşamayan bunu bilemez. Anlayamaz da. En iyi niyetli reaksiyon bile, "ooo abicim dünyayı yemişin, keyif sendeymiş" filan gibi bir reaksiyon olur. Bunun zevkle, keyifle hatta yemekle ilgisi yok. Damak tadı ile de. Dediğim gibi haz en fazla 10 dakika.Nasıl anlatmalı bilmem. En iyisi boşvereyim.

Şimdi ne yapıyorum? Basit. Sabahları bol peynir, iki dilim ekmek, az zaytin ve bol domates- salatalık- biber yiyorum. Öğlenleri bir tabak çorba ve ana yemek, bir dilim ekmek, akşam da öğlenin aynısı. Mümkünse bir öğün sebze bir öğün protein yiyorum. Olmazsa sebzeye biraz peynir koyuyorum.

Hepsi bu. Ve elbette zayıflıyorum. Zor mu? Elbette zor. Ama belimin korkusu onu bastırdığından sanırım ve bir de belim ilk başlarda çok kötüyken bu yemek işini düşünüp döktüğüm
gözyaşlarından olsa gerek, çok da zorlanmadan ritüelimden ayrı kalabiliyorum. Şimdi eski tarz imkansız geliyor hatta. Birşeyler değişiyor işte. Bazen kötü birşey yol açıyor buna ama sonucu olumlu oluyor filan.

Ama bu bir başarı öyküsü değil, biraz daha hüzünlü bir öykü. Ben bu bağımlılığım gidince birden "boş" yaşamımla karşılaştım. Önceden kafamı devamlı meşgul eden "yemek" kavramı vardı. Ve bu bağımlılık yüzünden hayatımın zorlaştığını, pek dertli olduğumu, bu olmasaydı hayatımın nasıl da güzel olacağını filan düşünüyordum. Sonra eşitlikten yemekleri çıkardık ve voila, hayatım bildiğin boş, boktan bir hayatmış len. Bağımlılığın olmaması beni hayatımla yüzleştirdi. Gördüğümü beğenmedim. Hele bu aralar hep mesaide olduğumdan baktım hayatım şöyle birşey: Sabah aynı saatte kalk, egzersizlerini yap, kahvaltını yap çık. Eve akşam geç saatte lanet ederek dön, bir yandan da acılar içinde ol, (çok oturunca belim acıyor) sonra abuk gubuk şeyler seyret, sevgilini ara, uyumamaya çabala, sonunda uyu. Böyleymiş benim hayat.

Şimdi "eee sen ne sanıyordun ki ya..aam" diyebilirsiniz. Ama ben bunun acısını pek hissetmiyordum kii, benim yemeklerim, yemeğe özgü acılarım vardı, onlar gidince mutlu olcaktım.

Anlatabildim mi emin değilim. Çok kötüyüm şu an. Yemeğin yapamasam da bir çaresi vardı, bunun yok. Çok garibim. Gece deli gibi ağladım. Durduramadım kendimi. Off anlatamıyorum.

16 comments:

Talisman said...

O görsel ne lann? Resmen kendim korktum. Bırrr.

tavsan said...

Cok iyi anlattin.
Ben de benzer donemlerden gectigim icin bagimlilik kismini gayet iyi biliyor ve aynen katiliyorum. Kesinlikle sigara bagimliligi gibi birsey bu. Ve baslangicta boyle yemenin nedeni sonradan boyle yemege devam etmenin nedeniyle ayni olmayabiliyor. Mesela baslarken diyetler vs yuzunden kisitlanma korkusu/rahatsizligi nedeniyle deli gibi 'yasak' seyler yiyebiliyorsun. Sonradan o senin de yazdigin gibi mesela uzun suren ve elini/beynini oyalayan birseye, sonrasinda da bir kacisa donusebiliyor. Sevgilim bana tam da senin yazdigin seyi demisti bir ara; yani hayatin baska sorunlarindan kacmak icin bunu devam ettiriyorsun gibilerinden. Gerci kendisi de sigara iciyor.
Yaa, ne diyim, olabilir.
Ben de bu aralar yine gorece normal insan gibi yiyorum ama seninki kadar saglikli degil.
Bir de yemegin insanin kafasini mesgul etmesinin tek nedeni bu kacis degil; bizim bir yemek kulturumuz var; Turk mutfagi denen muhtesem birsey var. Yani isin lezzet kismi, bir de sosyal kismi var. Cok yemenin aslen bunlarla alakasi yok gayet iyi biliyorum ama 'normal' sIklIkta yemek dusunmenin nedeni bunlar bence.

Ve, evet, cogumuzun hayati boyle baktiginda ayni renksizlikte geciyor. Ya degistirmek ya da baska turlu bakmak gerek. Mesela meslegini secerkenki nedenlerini unutmus olabiliyor insan. Ya da yaptigi ise farkli bir gozle baktiginda daha guzel seyler gorebiliyor. Bir de mesela bu gereksiz yere yemek dusunmekten arta kalan zamani degerlendirmeyi de basaricaz birgun diye inanmak istiyorum ben. Taam mi? Uzme kendini.

Noni said...

Canım benim hepimizin hayatı böyle ama bir senin değil, sabah 7 buçukta işe geliyorum akşam 9'a kadar kalıyorum, bağımlılıklarımız olsa da olmasa da her gün aynı monotonluktan geçiyoruz, hayat geçiyor...

VodviL said...

'Tut ulan boğazını işte.' tam dediğin gibi bu gözle bakılır yemek bağımlılarına, uyuşturucu bağımlıları daha bi mağdur hatta mağrurdur, garipmiş ha, ne bokuz biz öyle.

Şimdi ne olacak? durumu kadar gıcık birşey yoktur ulan!

Malak gibi hisseder insan kendini, aynı benim gibi.

Talisman aslında şişmanlıktan zayıflığa doğru yol alman-yol almaya çalışman; Şimdi ne olacak? a cevap oluyor, farklı birşey oluyor.Rutinin dışına çıkıyor filan işte.

JoA said...

talisciim, sen anlatamadın değil, ben anlamadım. bahsettiğin gibi bir yeme alışkanlığım olmadığı için, dahası, yemeğe böyle bir anlam vermediğim için anlamama da imkan yok. buna rağmen nasıl tombiksin diyeceksin. bilmiyorum:) yiyorum ama bu tür yemiyorum sanırım. her neyse. yine de senin yazdıklarını okurken sigarayı düşündüm. demek ki sana buradan azıcık omuz verebilirsem, ancak sigara analojisiyle verebilirim. bırakma düşüncesi bile kanımı donduruyor. bıraktığım zaman ben de muhtemelen böyle şeyler yazarım. kaçınılmaz boşlukları dolduran emzikler bunlar sanırım. ve bir gün o emzik çöpe atılınca boşluk boşlukluğunu gösteriyor herhalde. hain boşluk.

EKMEKÇİKIZ said...

Taliscim,
Sen de bilirsin ki, insan bir soru soruyorsa, onun cevabını aramaya başlamış demektir.
Şimdi ne olacak?
Yarın değilse de, yakında bulacaksın.
Değil mi ki artık hayatını farklı bir şekilde yönetiyorsun, yönlendiriyorsun...
Konuşalım.
:))

FUNdy said...

şimdik şööle...Ben iki buçuk ayda 11 kiloyu tuvaletin borularından geri dönüşüm için doğaya yollamış durumdayım. 4 kilo daha var hedefe...Yaşadıklarımdan öğrendiğim işe şudur sevgili el talisman:

ara öğün denen olay bir diyetisyen uyduruğu olmasının yanı sıra aynı zamanda bir insanoğlu ihtiyacıdır...:)

Senin abartılı yemiyorum dedigin sabah ogununden iki saat sonra bir meyve+5 badem ogle yemeginden 2 saat sonra bir meyve+5 badem(tuzsuz) ondan da iki saat sonra tahilli ekmeğe light kaşar tost yiyosun...Sonra akşam yemeği ve iki saat sonra da orta boy meyve ve 1 çay bardağı light kefir içiyorsun...Yataga gitmeden 2 saat once yemek olayını zebaha kadar unutmuş olman gerekiyor..

yaşasın ara öğün diyorum...uygulayabilmen dilegi ile...

hafif abi said...

Bazı klişeler öyle anlamlıdır ki sevgili Talisman Aplacım. "Herşeyde bir hayır vardır" da öyledir, vallahi de billahi de anlamlıdır. Ayrıca istatistiksel bir acı gerçek olarak, neredeyse hepimizin hayatı bok gibi. Kaçarı yok. Bütün mesele o boka biraz şekil verebilmekten, allayıp pullamaktan geçiyor. (Benim de aklıma şimdi niyeyse durduk yerde Pasolini'nin meşhur filmi geldi. Öğğğk! Neyse, ben ikileyeyim şimdi, daha fazla zevzeklenmeden.)

tavsan said...

Bir de dun unutmusum; belini incitmenle ilgili yazilarin cok sonradan okumus, gecmis olsun diyememistim. Gecmis olsun; umarim biran once tamamen iyilesir belin. Operim:)

senaaaaa said...

ben diyecektim hafif abi lafı ağzımdan almış.
her işte bir hayır vardır derler ya, öyle düşünelim.
hem yeni bir şeyin farkına varmak kadar güzel bir şey var mı dünyada, madem artık farkındasın, zamanla ne yapman gerektiğini de çözersin.
en kötü ihtimalle olacak olan şudur; zayıflarsın, kıyafetlerin bol gelmeye başlar, alışverişe çıkarız ^x^
söz çok eğleniriz.
üzülme ama, güzel olacak her şey.

merlin said...

sigaraya basla talisman hanim. civi civiyi soker.

Everfever said...

merlin, seni görüyorum ve arttırıyorum: elimde şahane, çeşit çeşit purolar var Talis :)

Hayatım boyunca hiç yemek bağımlısı olmamıştım, hatta 24 saati yemek yemeyi "unutarak" geçirdiğim çok olmuştu. Şimdiyse gelsin pizzalar, gitsin gecenin bir vakti uyanıp soluğu buzdolabında almalar. Tartılmaktan korkuyorum :(

Talis, ben de Amsterdam'a gidiyorum 2 hafta sonra. Oradan da hemen Almanya'ya geçicem :) 2-3 saat içinde Amsterdam'da nereleri gezebilirim acaba?? (Bu arada elimde sırtımda çanta da olacak. Tarihi ve turistik bir gezidir aradığım. Terbiyesizler şehrinde terbiyesizlik yapacak değilim)

miso said...

Yarbayım Talis,
Biterim bu hitaba, ama ortamlarda söyleyemem. Fırsat vermişsin, kaçırmayayım dedim. heheh

Canımın içisin, umarım çok sıkıntılanmadan şu yeme-yememe işini halledebilirsin. Zor iş ya; millet o iğrenç dırnaklarının kökünü görmeden bırakamıyorsa cidden zordur bu iş.

Öperim

marruu

Talisman said...

Tavşancım,
Evet anlıyorsun gerçekten beni sen. Ve kesinlikle başlangıç ile sonra farklı, çok yavaş seni fethediyor bu alışkanlık, hayatının her alanına sızıyor ve sen mutsuz olduğun için yemek yerken birden yemek yediğin için mutsuz hale geliyorsun. Sonra sarmal oluyor, ne neyin nedeniydi karışıyor. Zor vesselam.
Geçmiş olsun dileklerin için de sağol canım :)

Noni' cim,
Farkındayım aslında da, hiç bu kadar içten farketmemiştim :) Öpüyorum seni.

Vodvil,
Merhaba. Evet haklısın, şimdi olacak olan şişmanlıktan zayıflığa geçiş sanırım. Bakalım :)
Sen niye malak gibi hissediyorsun kendini?

Joa' cım,
Kim demişse hayat boşlukları sevmez demiş ya, evet boşluklar sevilmiyor. Sigarayı evet benzer birşey ama ben de pek anlayamam, senin yemeği anlamaman da doğal canım benim. Öperim.

Ekmekçikızım,
Konuşalım canımın içi :) Umarım bulurum, umarım.

Fundy,
Selamlar, aslında pek ara öğün sevmiyorum ben biliyor musun? :) 3 öğün iyidir derim, meyve filan ok, arada yiyorum zaten ama o arada tostlar efenim yoğurtlar filan beni az bozuyor. Sağlıklı diyolar öyledir de ama bi soğuk işte. Belki diyetisyenlere olan gıcıklığımdan. :) Ben de gıcığım di mi? :) Bu arada tebrikler verdiğin kilolar için :)

Hafif Abicim,
Pasolini' mi? O filmi bir türlü seyredemedim biliyormusunuz, korkuyorum, ürküyorum. :) Ama istiyorum da. Hem bok heykeltraşlığında fikir verir belki. Mihehe. Ama o klişe dediğiniz de harbi doğru. Öperim gözlerinizden.

Senaaaağ,
Çıkalım çıkalım alışverişlere çıkalım :) Güzel olcak değil mi herşey? Söz ver bak bi söz ver :) Öptüm zevkli derslim :)

Merlin,
Seni ben döverim :)

Ever ım Fever ım,
Bak puro olur, severim puro, kenarı yenilesi bişiy :) Gene yemekle alakalı yani sempatim.
Hişş Ever, aman diyi çok yeme, bak sonra o gidişlerin dönüşleri acılı oluyor.
Amsterdama gelincee, tabii terbiyesizlik yapmazsın, sana uslu bişiy önercem. Bir kere havalimanı ile merkez arasında 20 dakikalık bir tram yolculuğu yapman lazım. "Central Statin" a gidecem de tram biletini al, ilk durakta in ama 20 dk filan dediğim gibi, dönüşünü de hesapla sana bu durumda bir iki saat kalır. Önerebileceğim şey Central Station yakınlarında meydanlar var kalabalık, tarihi turistik, oralarda yürü genel olarak bir atmosferi solu, bir iki kafede otur. Varsa Febo dan parayla atştırmalık alıp ye. Zaten zamanın az, gecikmeden dön. Tavsiyem budur.
İyi yolculuklar, Senaaa ya selam :)

Misocuuum, canım benim. Çok sağol iyi dileklerin için. Kulaklarının arka kısmını şefkatle okşuyorum :) Bu da garip oldu ama kediler oranın okşanmasını sever di mi? :))
Öperim.

geveze baykuş said...

az önce tencerede soğumuş makarnaları didikledim, galiba yarısını yedim de! bu aralar alkolü bırakıcam diye yemeğe saldırdım, şaraba geri mi dönsem diye kara kara düşünüyorum... boğazım öttükçe sigara üstüne sigara yakmaya başladım, kötü alışkanlığın binbir çeşidi var galiba bende. çok şükür cinsel perhizdeyim de bi de ona üzülüp tırtmıyorum :)
seni çok iyi anlıyorum. umarım bırakabiliriz.

a said...

merhabalar,
yazınızı okudum da.
aslında okuma sebebim, benim kişisel çaresizliğim.
sizi anlıyorum demek isterim ama kimse yaşamadan anlamaz diye düşünüyorum asıl.
ben de benzeri şeyler yaşıyorum. kimseye söyleyemediğim, tek başıma yaşıyorum bunları. ama sebebi herkes.
ne saçma.

sizi tanımıyorum,okumadım, ve kendime durumu hafifletmek için söylemiyorum bunu yanlış anlamayın, ama bu gibi sapkın davranışlar, hassas insanlarda oluyor.
ben odun olmayı istiyorum,çok istiyorum.belki o zaman ortayı bulup normal olabilirim.
size soracağım :
bu konuda yardım alıp,memnun kaldığınız oldu mu?
ben bıktım,yoruldum kendimle uğraşmaktan..
belki bi çözüm..

sevgiler.