Bu blog dünyası da pek vefasız yahuu..
Belimi kırdım yatıyorum kimsenin haberi yok. Hehehe kırmadım tabii de incittim. Diskimi yırttım. Yırtarım diskleri, omurgalara sığmam taşarım..
Ev işi yapıyordum aslında, sanırım kendimi fazla zorladım, uzun süre oturmadan sildim süpürdüm, eğildim kalktım vb vb. Sonunda bir kez eğildiğimde kalkmam biraz acılı oldu. Geçer sandım geçmedi. Yatakta bir yanımdan diğerine bile zor dönüyordum.
Ertesi gün doktora gittim. Muayene etti sonra MR a gönderdi beni. MR iğrenç birşeymiş, tabut gibi. Hep 12 Eylül' de tabutluklara konanları düşündüm, bir de izafiyet teorisini. O sıkışık yerde ne kadar durduğumla ilgili bir fikrim yok ama bana çok uzuuun geldi.
Neyse efenim MR ın sonucuna göre diskim yırtılmış benim, bel fıtığı başlangıcı gibi birşey. Kadın bel fıtığını 1 den 4 e sıralarsak (4 en kötü) sizinki 1' de, cerrahi müdahaleye gerek yok. İlerlememesi için dikkat edeceksiniz dedi. Fizik tedaviye başlattı ve iki haftada rapor aldım. Oturmak kötü çünkü, yatmak lazım.
Ağladım doğal olarak. Hem neden başıma bu geldi diye hem de kiloma dikkat etseydim, bu kadar zorlanmaya diskim kırılmazdı duygusundan. Yani belcağızın yükü zaten ağır bir de zorluyorum. Yükü daha az olsaydı bu olmazdı diye düşündüm. Benim suçum dedim. İnsanın sağlığı bozulunca "benim suçum ve telafi için yapacak birşeyim (kısa vadede) yok." demesi çok çok ağır bir duyguymuş. Yani trafik kazası geçirsem bunu hissetmezdim. (Amanın evlerden ırak)
Bir de ağır olan başka şey "muhtaç olma" duygusuymuş. Yani kendi başına birşey yapamayınca paniğe kapılma. İlk kez oldu bu bana. Şöyle diyim çorabımı çok zor giyiyordum, acıdan gebererek. Bu da bana yaşamak için bir başkasına muhtaç olmanın nasıl birşey olduğunu şöyle kısacık hissettirdi. Of of off, çok ağırmış, çok fenaymış. Bu başkası "annem" oluyor tabii, hemen arayıp onu çağırdım. "Bir tek annem olsun, bana bişey olmaaz."
Sonra ağladım, gene ağladım, dönüp bir daha ağladım. İlk günler böyleydi, bir de çok ağrıdığından artık rahat hareket edemeyeceğimi, dans edemeyeceğimi, çocuk yapamayacağımı ve bakamayacağımı (nası usturuplu söyledim ama :)) hayatımın bittiğini filan düşünüyordum. Sevgilime 5 kez "istersen ayrılalım, bak gerçekten" filan dedim. O da beni azarlayıp içime kaçan "Hülya Koçyiğit" i ordan çıkarmaya çalıştı. Ama yerleşmiş yezit, neyse ki daha da ileri gidip "Ben seni hiç sevmedim aslında, hahaha oynadım senlen" diyerek gözyaşları ile kaçmadım. Kaçacak halim yoktu zaten :)
Sonra geçti tabii, baktım yavaş yavaş iyileşiyorum, acısız yürüyorum filan, çok uzun süre geçmeden bitim kanlandı. "Yok leen, bana bişey olmaz, hobaa iyiyim" filan moduna girdim.
Söylemeye gerek yok sanırım, artık az yiyorum, kilom yüzünden bir ..ok yediysem bari hamudu ile götürmeyim değil mi? Belin yükünü hafifletmek lazım. Bir de nasıl desem bunun bonusu olarak sevgilimin bana hayran hayran bakmasına bir katkıda bulunursa da bu iş, güzel olur. O hayran bakışa bayılıyorum da, daha fazlasını istiyorum. :) Oh baby.
Bu arada Amsterdam' da yediğim haltlar yüzünden çarpılmış da olabilirim, o da bir ihtimal.
Neyse satırlarıma son verirken, elime, dilime, belime kuvvet diyorum ve Hacı Bektaşi Veli' yi mezarında şöyle bir döndürüyorum.
Öperim.
14 comments:
Hiii!
Geçmiş olsun!
Biliyor musun, ben de senin yaşındayken böyle bir haltlar edip, aynı şekilde yatıp kalmıştım.
Şimdilerde, jimnastik filan yapıp o disk hazretlerinin çenesini açmamasına sağlıyorum. Kilo vermek iyi, bir de egzersizle desteklemek işe yariyor.
Neyse yahu, nazlanmana yaramış işte, daha ne olsun?
:)))
Gecmis olsun ^.^
geçmiş olsun taliscim. bel meselesi sakat, dikkat etmek lazım tabii de, her zaman kiloyla filan doğrudan bağlantılı olmayabiliyor be kuzum. nice koçyiğit, fidan vesaire bu dertten mustarip oldu biliyon mu sen:-P sen yine kilo ver tabii, sağlık için iyi olur. ama kendine haksızlık etmeden be yav:) öperim.
Geçmiş olsun kuzu, dikkat et kendine
n'apsın adam. şimdi bu durumda da terkedilmez, yakışmaz bana diye düşünmüştür. Ben potansiyel görüyorum senin sevgilide.
fazla kıpraşma, geçmiş olsun.
bugün iş yerimde asansör bekliyordum, önümde 150kg lik bir adamla birlikte. Asansör geldi, kapı açıldı ve gördük ki bir kişilik yer var. Adam bana baktı, kibarca "siz sayıfsınız, buyrun" dedi. Asansöre bindim gülümseyerek.
Derken o gülümsenin ne derece aptallık olduğunu farkettim; 150kg'lik bir adamdan "zayıf" olmam, son bir senede aldığı 7kilo ile 90'a varmış bir dobişko olduğum gerçeğini değiştirmiyordu.
Bu da böyle bir anımdır.
Virgiliusdiyette, geçmiş olsun diler:)
annneeeeem:( hasta mı oldun sen? kıyamam ya, çok çok geçmiş olsun ve n'olur bu iyileşme sürecine uzun süre dikkat et. yıllarca bir belfıtıklıyla yaşadım, o acı çektikçe ben yandım. aman diyeyim dikkat et uzun bir süre, çok geçmiş olsun:(
çok geçmiş olsun canım..dikkat et kendine..
oyyy çok fena! geçmiş olsun, bundan sonra aman diyeyim dikkat.
Amanin, yav nereden duyacaktık ki? Çok geçmiş olsun. Korkutmak gibi olmasın ama, gerçekten geçmiş olmasını istiyorsanız her daim tetikte durun. Kaybedince geri gelmiyor bazı şeyler. İçinizdeki Hülya Koçyiğit'e de benden selam söyleyin, artık Yeşilçam devri bitti, kessin sesini otursun oturduğu yerde.
Sevgiler Talisman Aplacım.
disk yırtılması diye birşey olmaz. hani bu halk arasında damar damar üstüne bindi yada mideme kramp girdi derler ya onun gibi bişi..
Ekmekçikızım,
O zaman sen de damdan düştün beni en iyi sen anlarsın canım. Egzersiz de yapıyorum, fizik tedavide verdikleri bel egzersizleri var, sabah akşam yapıyorum onları. Öncesinde koridorda volta atıyorum, ısınayım diye :)
Sağol canım.
Oz- T,
Hoşgeldiniz, çok teşekkürler :)
Joa'cım,
Doktor da öyle dedi, zayıflar da olabiliyo filan dedi ama yine de riski çoğaltan birşey. Ama dediğin gibi çok suçlamıyorum kendimi artık.
Senaaa,
Sağol canımın içi.. Sen gitmeden de bir görüşemedik, inşallah dönüşüne götürürüz şuşileri :)
Cevat,
İyi tamam len terketsin, sana da yollarım kınanı. Tövbe yaleppim.
Teşekkürler. :)
Virgilius' um,
Sen kimbilir kaç santimsindir, 90 kilo komaz genelde erkeklere. Tabii yine de çok, önlem al kardeşim valla, sonra kötü oluyor. Bu lafı da çok duydum önceden ama asla kaale almadım, bakalım sen nasıl değerlendirirsin :)
Sağol canım..
Elektracım,
Yıllarca mı sürüyo, amanın.. Peki sonra ne oldu? Sonu ne oldu? Ühühühühüh.. Hehe şaka yapıyom sağol gülüm.
Delinin biri,
Sağol canım benim, sen de kendine dikkat et, bir takım öküzlerin seni en zayıf yerinden yaralamalarına izin verme. ben sevgiline çok kızdım da, burdan dile getireyim. İnsanları nasıl acıtacaklarını kestirip bunu kullanan insanlara kılım. Hasta olduğunda ilgilenmediğinde vermiştim ben notunuu..
Ay senin blogun yerine kendiminkine yazmam da hoş oldu bunları :)
Geveze Baykuş,
Çok teşekkürler, sağolasın.
Hafif Abicim,
Uf oldum ben hüüüü.. heheh size direk nazlanabilirim gibi geldi. Böyle de bir yeriniz var demek. Çok sağolun, Hülya yı içimden bir paçavra gibi sürüyüp attım, o artık lekeli bir melek :)
Eczahaneci,
Hoşgelmişin. Disk yırtılması yoksa bu doktor beni kandırdı mı? Yoksa ben diskimden mi anladım? Neler oluyoor? :)
Sıdıka hanım' a selam :)
Geçmiş olsun, biraz geç kaldım, ama hiç söylememekten daha iyidir diye düşündüğümden yazmadan edemedim.
Çok sağol Efsa' cım.
Çok tatlısın. :)
Post a Comment