- Kış mevsimini günahım kadar sevmiyorum. Yağmuru da sevmiyorum. Bütün yağmur romantiklerine burdan "emin misiniz?" diyorum. Islanmayı sevmiyorum. Şemsiyemin ters dönmesini sevmiyorum, bereketse bereket, tarlaya yağsın baraja yağsın, seçici olsun. Yağmurda seçicilik istiyorum.
- TNT de her gün 18,30' da "Kuzeyde Bir Yer" dizisi çıkıyor. "Kuzey Işıkları" adıyla. Ohh ne güzel oldu bulduğum. Neşeyle seyrettim. Nasıl severdim bu diziyi ben.
- Terapistin önerisiyle yemekle olan ilgimi daha üretken bir şekle büründürerek çok yeme tehlikemi bertaraf ediyorum. Yemek yapıyorum yani yemek düşünmek ya da yemek yemek yerine. Yaptığım şeyi yiyorum tabii de aşırı yemiyorum. O aşırı istek gitmiş oluyor yaparken. Eskiler buna "kokusundan doymak" filan diyor. Bir bildikleri varmış. Çok işe yarıyor. Hafta sonu bir balık buğulama yaptım, parmaklarımı yedim. Maharetliymişim de maşallah. Bir de yemek programları filan izleyip not alıyorum. Görüntüden de doyuyorum, çok acaip. İnsan ilgilerini cidden daha yararlı mecralara kaydırabiliyormuş. Zayıf bir gurme olup çıkıcam böyle devam ederse. :)
- "I wanna do bad things with you". Durun kaçmayın bişey yapmycam şu True Blood dizisinin müziğinden bu sözler. İlgimi çekiyor bir türlü seyredemiyorum diziyi. Güzel gibi, vampir fetişimi doyurabilir ve fakat twilight gibi ergen bişiy çıkmasından korkuyorum.
- "Lie to me" güzel, Tim Roth zaten sevdiğimiz hurmet gösterdiğimiz bir abimizdir. House kadar olamaz ama. O bir tane.
Ay boş boş şeyler yazdım sanki, eh hayat boş demiştim.
Bir şiir attıralım bari:
Sen kaçan ürkek bir ceylansın dağda
ben peşine düşmüş bir canavarım.
istersen dünyayı çağır imdada
sen varsın dünyada birde ben varım
seni korkutacak geçtiğin yollar
arkandan gelecek hep ayak sesim
sarıp vücudunu belirsiz kollaren
seni yakacak ateş nefesim
kimsesiz odanda kış geceleri
için ürperdiği demler beni an
deki odur sarsan pencereleri;
deki rüzgar değil odur haykıran
göğsümden havaya kattığım zehir
solduracak bir gül gibi ömrünü
kaçıp dolaşsan da sen şehir şehir
bana kalacaksın yine son günü
ölürsün kapanır yollar geriye
ben mezarla sırdaş olur beklerim
varılmaz hayale işaret diye
toprağında bir taş olur beklerim.
Necip Fazıl' dan "Bekleyen" şiiri.
Bekleyenim olsa da razıyım kavuşmasam. Efkarlıyım a.q.
40 comments:
Heh heh! "Yağmurda seçicilik" gayet latif ve leziz bi tabir olmuş. Ama ben onu genişleteyim: "karda kışta soğukta ayazda yağmurda çamurda seçicilik" istiyorum. İstanbul'a yağmasın da nereye yağarsa yağsın meselâ yağmur. Lanet caponlar da bi türlü icat edemedi gitti yağmurda ters dönmeyen şemsiyeyi. Ama ben icat etseler de almam. Hayatta en hakiki mürşit asla turşucu Hurşit'in şemsiyesi değildir. Onu bilir onu söylerim.
Zayıflamak için yemek yapmak ise süper bi fikir gibi gözükürse de, yarın öbür gün ustalaştığınızda tehlike tepenize dikilir. Oğa göre.
Maruzatım kısaca budur sevgili Talisman aplacım.
Heheheh.. Hafif Abicim, bence ustalaştığımda ben değil siz, yani arkadaşlarım tehlikedesiniz. Tüm dostu, arkadaşı şişmanlaticem, hepücüğünüz şişmanlarken zayıflıycam. Nihahahahah..
Ters dönmeyen şemsiye çıksa hemen alırım, asıl yağmur filtresi filan çıksa böyle görünmez ağ gibi, heryere yağıyor ama üstüne yağmıyor. Süper olmaz mı?
Maruzatınızı aldım kabul ettim Hafif abicim. :)
ben buğulama balık sevmem, ya tava ya ızgaradır balık benim için. Büyük balık kafası fırında süper olur ama yapmasını bilirsen. Akya önerilir. Bir dene bakalım.
Evli Adam,
Buğulama sevilmez mi yaa? Belki kötü yapılmışını yemişindir.
Balık kafası pişiremem, korkuyom balığın kafasından, bana ters ters bakıyo gibi geliyo..
Akya yı duydum ama yemedim, denerim.
sen benlen kafa mı buluyon talis. korkacak başka şey bulamadın mı. akya kafası her yerde bulunmaz malesef, bulupta almayanı alıpta yapmayanı döverler bizim köyde.
Bizim köyde de buğulama sevmeyeni dövüyolar. Böööle gerilip gerilip vuruyolar :)
Talis, balık kafası nefis bir şeydir. Ben böyle oya oya, özene bezene siler süpürürüm. Ve evet buğulama sevmiyorum, balığı herhangi bir tencere yemeğine dönüştürüyor. Balık dediğin muhteşem şey ya tavada, ya ızgarada olar bence de.
Ha bir de, tamam İstanbul'a yağmasın yağmur, size yağmasın, hepsi benim üstüme yağsın ya.
Yok yok twilight gibi ergen isi diyil, aksine bildigin yetiskin isi :) bas karakter vampir bill'in bi "sookie" deyisi var kiza, pek hos.
True Blood dan ekmek çıkmaz.
Ama True Blood a bayılan çok kişi var, dimekki bana hitap edememiş dizi.Bölümün bitmesi için kaç dk kalmış bakıyorsam o dizi bok gibidir (bknz:True Blood)
bak gördün mü aklın yolu bir diyorum hala bana inanmıyorsun. balık ya tavadır ya ızgara.
zeynep dogru söylemiş.
Evli Adam, merhaba:)
merhaba Zeynep
Talisciğim,
Akya öyle kolay bulunan bir balık değil, bulursan kaçırma. Dur bak aklıma bir akya hikayesi geldi, yazayım ben onu.
"Buğulama sevilmez mi" konulu münazarada sana ve "balık kafası sevilmez mi" konulu açıkoturumda Zeynep'le Evli Bey'e katılıyorum. Buğulamayı erbabı yaparsa ve de balık kafası yenecek bir balık olursa...
:))
Ahh Zeynep ahh,
Yaktın beni, en baş düşmanımla ittifak kurdun :)
Şaka vallahi şaka :)
Ama balık kafası deyince ne bileyim gene bir duruyorum. Hele o una bulanıp kızartılan balıkların gözleri böyle katarak inmiş gibi filan görünüyor. Oyyy..
Tamam, yağmur isteyene yağsın bu arada :)
Neolitik Hanım,
O zaman bu referansla ben "True Blood" a balıklama dalıyorum. Haydi bismillah :)
Vodvil,
Ama vampir yaa, hem de ergen işi değilmiş. Dur şimdi, ben bir seyredeyim, sonra gene fikrimi yazarım. :)
Evli Adam,
Bu aklın yolu bir cümlesini amma kullanıyorsun. İki sample da hemen coş. :)
Arkadaşımla da selamlaşma.
Evet, ortaokulluyum ne olmuş :)
Ekmekçikızcım,
Ben erbabıyım işte, vallahi bak. Gerçi ilk kez yaptım ama erbabı gibi hissettim kendimi. Bilemiyorum ama.
Balık kafası konusunda sende mi Brütüs diyeceğim. Akya yı merak ettim yanlız. :)
Öperim.
cahil cahil konuşma talisman. hayatında balık kafası yememiş bir insanı kimse kaale almaz yemek konusunda. cümleyi de sık sık kullanıyorum çünkü aklın yolu bir.
selamlaşmaya da gelince "sana ne ulan". verilen selamı almamak olur mu. Hatta "merhaba Zeynep, bugün afiyettesinizdir inşallah, sevgiler".
Ekmekçi Hanım'a da bir soru sorayım müsadesiyle; tava veya ızgara yapılabilme ihtimali varken buğulamaya yüz verir misiniz? ya da sıralamanız nasıl olurdu?
Ekmek ve kurabiye tariflerinin yanına bir de fırında akya kellesi tarifi reca ediyorum sizden. Bakalım siz nasıl yapıyorsunuz.
saygılar.
akyadan süper şiş olur bu arada. eksik bırakıp günaha girmeyeyim.
Offff Evli Adam,
Şu "herşeyi ben bilirim" sıkıcılığından ne zaman sıyrılacaksın? "Balık kafası yemiyorsun o zaman yemekle ne işin olur", neden? Sen balık kafası seviyorsun. Buğulamayı sen sevmiyorsun o yüzden en kötüsü o. Sen, sen, sen.. Bu dünya senin tercihlerin etrafında dönmüyor. Farklı beğeniler var, farklı anlayışlar var. En alası sen değilsiin. Tamam, fikrini söyle, ok ne güzel diyelim hatta akya kellesi görürsek zorlayıp yiyelim (anasını satıyım ne kelleymiş) ama tutup da "en alası bu, senin tercihlerin cahillik" deme. Delirtme benii.
ben herşeyi bilmem, öyle bir iddiam yok, ama bildiğimi iyi bilirim talismanım aplam.
buğulama, tava, ızgara arasında bir anket koy bloga, buğulama en son tercih çıkmazsa ne olayım. ben de gelir sana "aklın yolu bir gördün mü bak" diyeyim gene. Sıkıyorsa koy görelim.
Hahah!
Evli Adam, teşekkürler iyiyim. Siz de iyisiniz umarım, hatta buradan harika görünüyorsunuz. Sevgiler...
Talis, balığın gözü ayrıcana bi lezzetlidir. şlaps.
:)
Talisciğim,
Evli bey, seni kızdırmaktan özel bir zevk alıyor, fikrimce.
Ee!? Sen de kızma, olup bitsin!
"Akya" hikayemi yazdım. Bak bakalım nasıl?
Evli Bey,
Merhaba!
Benim balık pişirme tarzı sıralamamdan çok, balık çeşidi sıralamam var, galiba. Diyelim, öncelik lüfer ızgarada, ardından lagos buğulama geliyor, sonra istavrit tava, derken tepside dizili fırında hamsi gibi...
Biraz garip, yani. :)))
Sizin de ekmek ve kurabiye tarifimi öne çıkarmanız ilginç olmuş. Ekemk tamam da, kurabiye tarifim pek azdır. Üstelik bu mutfak gevezeliklerimin tamamı, tüm yazılarımın içinde oldukça az kalıyor.
Neyse, adımın belasına olsa gerek bu izleniminiz. :))
Zeynep
Ben de iyiyim efendim. İltifatınıza teşekkür ediyorum, oradan bakınca biraz anadan üryan gözüküyorum, siz harika deyince alıcı gözle bir daha baktım kendime. Ben de sizin gözlerinizi severim, ayrıca da isminizi.
Talismanı adam etmekle uğraşıyoruz, balık kafasını hiç denememiş insana bir de balık gözü demişsiniz. Beyhude çabalıyoruz sanki.
Ekmekçi Hanım,
Tebrik ediyorum sizi de, aklın yolu bir nitekim. Lüferi ızgaraya atacaksınız, benim de mevsimindeyken ilk tercihim hep budur. Buğulamayı görmezden geldim, istavritin de tavasını acayip severim. Yanına kişilikli bir salata züper gider. İstavrit yağlıyken ızgaraya da gelir, aklınızda bulunsun.
Arasıra tarif şeyettiriyorsunuz diye dediydim, yazınız da güzel olmuş, ama tarif yok. Çok uzun süre olmuş bir de siz akya yemeyeli, nasıl dayandınız hayret.
hayatında balık kafası yememiş Talisman,
kağıt kalem getir, akya kellesi fırında a la Evli tarifi vericem.
ff'ye bakarsın bir ara. görsel bulmam lazım önce.
"buğulama, tava, ızgara arasında bir anket koy bloga, buğulama en son tercih çıkmazsa ne olayım."
Kesinlikle katılıyorum! Kesinlikle.
Yalnız, balık gözü beni irkiltti, o ayrı. Kendimi yamyam gibi hissettim bir anda. I'ıh. Kimse bana balık gözü yediremez. Iyyk.
değil mi efendim değil mi. aklın yolu bir diyorum inandıramıyorum. tava ızgara varken buğulamayı kim ne yapsın.
battıkça batıyorsun talisman.
Zeynep,
Yemiycem iştee, yemiycem balık gözüü hüüü :) ama yiyenlerin hakkını korumak için gözümü veririm o ayrı. :)
Ekmekçikızcımm,
Evet evet kızdırmak istiyor alçak, kızmıycam sakin olcam. Derin nefes alcam.
Yazını okudum Ekmekçikızcım, akya dan çok o dinamizminiz ve yaşama sevinciniz etkiledi beni. Ama yine de akya görsem de kaçırmam alırım artık. Ama kafasını pişiremem. :)
Kurabiye ve ekmek algısına gelince büyük ihtimalle mahlastan. Yoksa benim aklıma Ekmekçikız deyince sinema gelir. :)
Hafif Abicim,
Siz de mi buğulama sevmiyorsunuzz? Eminim benimkini yeseniz seversiniz. :) Böyle de iddialıyım.
Evli Abim,
Laubali oldum bir anda.Anlamsız birşey söylediğinin sanırım farkındasın. Buğulamayı sevmeyen ya da ızgarayı tercih eden birisi daha çıktı diye niye batayım? Buğulama şöyle yapılır, ızgara böyle yapılır diye ahkam kesip yanılmıyorum ki. Damak zevki herkeste farklı elbette. Senin balık tercihin sana, benimkisi bana.
Hem Hafif Abim de balık gözünden irkilmiş, ben de buna mı sevineyim? :))
hafif abi ne demiş, ankette buğulama kesin sonda çıkar demiş. bir kişi değiliz yani, ilerlet cümleyi biraz kafanda.
Bu sadece bir olasılık. Olasılık neydi şöyle bir hatırla. :)
koy anketi, al ağzının payını, kır dizini otur. olasılığı görürsün.
Tamam tamam, herkes buğulamadan iğreniyor, tava diyor ızgara diyor başka birşey demiyor ama ben buğulama seviyorum. Ok, kabul ettim. Rahat mısın? :)
Onu bunu bırak, az önce yemekhanede kuru fasulye yedim, insanlığımdan utandım, şu yemeği hakkını vererek yapmam gerek. Sen süt filan diyordun sadece sütte bir gece bekletmek mi sır? Pişirirken sütle işimiz var mı?
Yardım et..
Talis, ben buğulamadan iğ-ren-mi-yorum! Yaparım da, yerim de...
;)
Biliyorum Ekmekçikızcım biliyorum.
:) Abartmak için kullandım o ifadeyi. Birgün benim elimden de yersin belli mi olur? :)
sarkiyi pek cok severim ben
Hangi şarkıyı?
I wanna do bad things with you yu mu?
Hoşgeldin bu arada :)
zayıf bir gurme... peeh!!! ne acınası bir durum...
dilediğin gibi yiyemedikten sonra... ne edeyim o damak tadını/lezzet kültürünü..
Şimdi zayıf dediysem normal yanii, öyle yapıp yapıp yiyemeyen ağlayan gurme değil. :)
İnsan gibi yiyen gurme. :)
Post a Comment