Wednesday, August 30, 2006

Döt Korkusu


Böyle provokatif, üstüne üstlük terbiyesiz bir başlık atmak istemezdim ama güzel Türkçemizdeki bazı ayıp laflarla ifadeler durumu o kadar güzel yansıtıyor ki, kulllanmamak elde değil.. Sebebi ise iki gündür ciddi bir şekilde diyete daha doğrusu zayıflama çabama başlamam ve bunun tamamiyle korkudan doğması.. Yani artık aman vücudum alışsın diye az yememek, karbonhidrat çok yiyim yoksa diyete devam edemiyorum demek yok. O zaman geçti, tamam faydalı oldu, hafifledim ama şimdi tam diyete başlamanın zamanıdır..

Neden diye soruyorsunuz biliyorum, uzatmayayım, kendimde bel fıtığı potansiyeli görüyorum, henüz bir yerim ağrıyor değil ama aynı pozisyonda çok kalınca bacağım uyuşuyor, bir ayağım hafif yürürken acıyor ve bu bel fıtığı belirtisiymiş araştırmalarıma göre.. Tabii doktora da gideceğim, kendi teşhisimle kalmayacağım ama asıl söylemek istediğim bu tehlikeyi görmemle benim jet hızıyla diyete geçmem bir oldu, pek bozacağımı da sanmıyorum, başlıktan dolayı :)) Hatta size ne yediğimi de yazacağım, Isolacığımdan kopya çekerek..
Bir de şu bir günlük tatilde evi toplamaya başladım, nasıl zor işmiş, ev hanımı olmadığım için çok mutluyum, ev işi başlayınca bitmiyor seni içine çekiyor sanki.. Ben bir de genelde hareketsiz olduğumdan bunca işi kaldıramadım, gece yatarken ağlayacak gibiydim yorgunluktan.. Takılarımı da düzenledim ve taataamm bazı kolyelerimin artık olmadığını gördüm, ayakkabıdan sonra kolyenin de şişmanlayınca olmadığını öğrendim.. Neler neler öğreniyorum yaa.. hey yarabbim. Sanırım bu hayatımın bu döneminde geçirmem gereken bir imtihan, zor bir imtihan ama vereceğim anasını satıyım.. :))
Koyduğum resim de Thumbsucker isimli filmden, harika bir film herkese tavsiye ederim..
Aaa neler yediğimi yazacaktım:
Dün:
Saat:10.00
3 dilim ekmek
1 kalın dilim beyaz peynir
Domates

Saat 17,00
Bir tabak kuru fasulye (susuz)
Yoğurtlu haşlanmış ot (otun cinsini çıkaramadım)
4-5 kaşık taze fasulye
1 dilim ekmek

Saat: 21,30
3 tane gün kurusu
2 tane kuru incir
Çeri Domates (minik domatesler)

Monday, August 21, 2006

Yuhh!



Dün hayatımın en dumur akşamlarından birini yaşadım.. İnsan kilo alınca ayağı büyüyor yaa :((( Ayak ta kilo alırmıymış.. Gerçi farkediyodum tabii de, dün 38 numara spor ayakkabısı alınca bi şok oldum.. Sen yıllarca 35-36 giy (hatta genelde 35) sonra 38 numaraya terfi et..Ayakkabı bir yabancı geldi bana, o kadar olur.. Zaten spor yaparken spor ayakkabımın ayağmı acıtmasından, zor giymemden tabii ki belliydi bu, ne şaşıyorum ki.. Eh daha da kilo artışı ile ilgili başka birşeyin gözüme sokulmasına gerek yok.. Gidecek bu kilolar yolu yok. O kadar!!!
Ayakkabı alışverişinden sonra iştahım bir kapandı ki, zorla birşeyler yedim gece acıkmıyım diye.. Yok yok, daha fazla şey kaldıramayacağım, bitecek bu iş, kararlıyım..

Monday, August 14, 2006

İşte Öyle Birşey



Selamlar..
Bugün birşeyler olacağı belliydi.. Sabah uyandıktan sonra evden 3 dakikada çıktım. Dilim dışarda servise son dakikada yetiştim. Şimdi bu servise binip binmeme bir ölüm kalım meselesi çünkü işyerime evimden kendi imkanlarımla 3 saatte gidebiliyorum. Yaklaşık 5 vasıta ile, ama gelin görün ki servisle yolculuk 1 saat.. Sevgili İstanbul un garabetlerinden biri bu da.. Neyse işe kendimi dar atarak asgari bazı ihtiyaçlarımı karşıladıktan sonra direk bir toplantıya girdim..

Ve işte yavaş yavaş olaylar gelişiyordu, yöneticimiz bize lollipop getirmişti.. Lollipop gören Talisman ne yapar? Yer, bakacak değil ya.. Yemeye başladım ben de.. Bu arada odaya daha büyük yöneticimiz girdi.. Hiyerarşiğiz o bakımdan :) Beni görünce söylediği cümle şöyle birşeydi:
- Ahahah kimde kaşık olacağı belliydi zaten..

Şimdi bu cümlede birkaç falso var. Tabii ilki elimdeki lollipopu nasıl olup da kaşığa benzetebildiği, ikincisi "neden ben haa neden?" Birinciyi anlamak zor olsa da ikincinin sebebi gün gibi açık olduğu için üzerinde durmadım.. Bir süre sonra da asıl yazımızın konusu olan düşünce beynime geldi..

Normalde yani bir sene önce çok üzülüp takacağım bu olaya şimdi neden takmamıştım? Neden neşe ile lollipopumu yemeye devam ederken "- Eeheheh nası bunu kaşığa benzettiniz Allahaşkına" şeklinde cıvıldayabilmiştim? İştee teorinin filizleri bu düşüncede atıldı.. Teorim ne mi, hemen açıklayayım:

İnsanlar belli bil kiloyu aştıktan sonra, bir bedenleri olduğunu unutuyorlar. Yani bedenden kendilerini soyutluyorlar. Sanki o beden kendinin değil gibi, ona atılan laflar, ileri geri konuşmalar seni hiç igilendirmiyor. Bedenini manevi olarak unutuyorsun, fiziksel olarak bir çok zorluğunu yaşıyorsun o anlamda bir soyutlama değil ama manevi bağlamda sanki bir vücudun yok. Ne bir vücudu olmanın zevklerini yaşayabiliyorsun, ne de kötü yönlerini.. Bedenden soyutlayarak kendini, acını azaltıyorsun ya da katlanabilir kılıyorsun..

Budur işte teori.. Biraz lollipoptan uydurma olduğundan temelsiz olabilir ama bana mantıklı geldi.. :)
Teoriden sonra biraz şu an nasıl beslendiğimden bahsedeyim:
Sabah:
1 simit (ya da 3 dilim ekmek)
1 dilim peynir (kibrit kutusundan büyük :))
Domates- Salatalık
Öğlen:
Bir et yemeği (kırmızı veya balık)
Bol sebze
Bir tabak pilav tarzı şey..
Akşam:
Ton balıklı sandviç veya Kaşarlı sandviç..
Gece:
Meyve (artık evde ne varsa )
Diyete benzemiyor ama benim için basbayağı bir diyet :)) Normalde bunun 4 katını filan yiyebilirim.

Son olarak, Hayko Cepkin i keşfettim. İyi bir müzisyen bence, gelecek vaadediyor. Garip bir tarzı var, arabesk- elektronik müzik ve rock.. Yani Marilyn Manson görünümlü, Jay Jay Johannson naifliğinde bir Küçük Emrah.. (Amanın!) Vokal olarak çok iyi değil ama ilk albümünü evde doldurmuş, stüdyoda değil, buna rağmen fena değil.. Bir de canlı performansı çok iyiymiş. Rock'n Coke un ilk günü konseri var, ben gidiyorum, beklerim efendim..:) Kendileri fotoğraftaki beyefendi..
Son son olarak da, bir önceki postuma yorum yazan arkadaşlara gene aynı postun yorumlarına cevap yazdım, göz atabilirsiniz..
Sevgiler, saygılar..:)

Tuesday, August 01, 2006

Üzüntü ve Muz Kabuğu


Selamlar,
Uzun zamandır yazmadım, neden diye sormayın, çok moral bozucu.. Ama tahmin edilebilir sanırım, yeme düzenimi bozdum, hem de nasıl bozmak, ayrıntılara girmiyeyim gerçi girersem insanların iştahını kapatıp, faydalı birşey yapmış olabilirim :)) Sonra bu şekilde yerken artık hareket edemediğimi gördüm ama bu koşmak-yürümek tarzı hareket edememek değil, oturdun mu kalkamamak, merdiven çıkarken son nefesini vercek gibi olmak gibi bir hareket edememek ve çok ciddi.. Üstüne devamlı bir mide-bağırsak sorunu çekmek ama sürekli olarak.. Tüm bunlar çok üstüme gelince kendimi zorlayıp spor salonuna gittim ve çokk zorlanarak orda bir hocadan yardım isteyip tartıldım..Ve acı son.. Dalya demişim yani hayatımda ilk kez 100 lü bir rakam gördüm.. 101,5 ..Höyyy bu nasıl bişey size anlatamam..Ama acı yani, o kesin.. Sonra spora başladım..Spor çok iyi geldi, hareketlerime hemen yansıdı. Şu anda da diyet olarak gene eski yediğimden az yiyorum ve abur cubur yemiyorum. hedeflerimi de revize ettim, bir kere 1 ay boyunca hiç tartılmayacağım ve 1 ay sonraki hedefim de 97 kilo..Artık hedeflerim küçük olacak, çok küçük adımlarla ilerleyeceğim. Sabır göstermeyip beni kötü motivasyon verdiğim için kardeşlikten atabilirsiniz :)
İşte böyle.. Şu an iyiyim ama sizin de anladığınız gibi ilerisini de kestiremiyorum neler olur.. İnşallah iyi olur, spor beni kurtarabilir diye düşünüyorum çünkü hayatıma inanılmaz katkısı oluyor..
Biraz da güzel şeylerden bahsedeyim, Pazar günü Depeche Mode konserine gittim ve hayatımın en iyi konserlerindendi.. Muhteşem birşeydi, çok coştum. O günün anısına bugün foto olarak Dave Gahan ın seksi bir pozunu koyuyorum :)