Tuesday, April 28, 2009

Vicdan ya huu!


Anlamadığım şeyler oluyor.
Bir kız çocuğu var. 17 yaşında. Bir de sevgilisi var bu kızın, normal, dışardan gayet güzel görünen bir ilişkileri var. Sonra bu sevgili birgün kızın kafasını testereyle koparıyor ve kızın cesedini, bir çöp kutusuna atıyor. İnsanın aklının alamayacağı bir dehşet. Çok yakınını kaybedenler bilir, ölen kişi ile vedalaşmak çok önemlidir. Son kez o seni görmese de yüzüne bakmak, son kez elini tutmak, onu yolcu etmek. Önemlidir. Bu yüzden uzak şehirlerden yakınları gelene kadar kalkmaz bazen cenaze. O veda önemlidir. İnsanın yüreğine bir damlacık su serper. Kızın anne babasının kızlarına veda etme lüksü olmamış, bakamamışlar çünkü o haline. Anlatılamayacak acılar var, bu da onlardan.
Sonra bir yerde kendini dindar addeden insanlar var. Allah' a inandıklarını iddia ediyorlar. Bu kız çocuğunun gazetelerde çıkan fotoğraflarına bakıyorlar gözlerini kısıp. Dekolte kıyafet giyen ve yabancı bir erkekle (sevgilisi de olsa o yabancı bir erkek) beraber gece vakti sokakta dolaşan bir kız görüyorlar. O artık acıma duyulabilecek bir insan değil. O artık annesi babası tarafından sahip çıkılmamış, bataklara batmış, bu bataklara girdiğine göre de başına gelenleri haketmiş bir kız. "Su testisi su yolunda kırılır kızım, bunları yapıyorsan başına gelecekleri de düşünmeliydin. " Hadi haketmiş demeyelim, böyle düşünen azdır diyelim, en azından başına gelenlerde payı olan bir genç kız. Evinde otursa böyle mi olurdu?
Bir de emniyet müdürü varmış, o da kızlarına veda edememiş olan anne babayı iğnelemiş, kaba tabirle laf sokmuş, "Onlar polise neden katili yakalamıyorsunuz diyorlar ama sorun bakalım kızlarını takip etmişler mi? " demiş. Suçtan payını anne baba da almış yani. Öyle ya. Kızını takip etsene, kırsın dizini otursun, bak bakalım o zaman kafasını kesiyorlar mı?
Allah' a inandıklarını iddia ediyorlar, onun emirlerini uyguladıklarını. Ama Allah, insanların ona tapmasını istememiş miydi? Bunlar insan mı? İçinde vicdan yoksa o yaratığa biz insan diyebilir miyiz?
Dünyayı güzellik kurtaracak demiş ya şair, dünyayı bir parça vicdan da kurtarabilir belki. Ama benim çok umudum yok.

Sunday, April 12, 2009

Ne kitaplar sevdim, zaten yoktular


Yeni bir mimle daha karşınızdayım sevgili karilerim. Sevgili Endişeli Peri beni mimlemişti. Mimin konusu: “Kitap yazmak isteseydin, ne yazmak isterdin?”

Öncelikle çok kıskandığım bazı yazarların kitaplarını onlar yerine ben yazmış olayım isterdim. Hemen listeleyelim:

1- Kazuo İshiguro- Beni asla bırakma. Harika bir kitaptı. Kusursuzdu.

2- Peyami Safa- Yalnızız. İçindeki seksist ögeleri çıkarmak kaydıyla. Gerçi kitap oldukça incelir bu durumda :) Ama ne yapayım seviyorum. Özellikle karakterleri ete kemiğe bürümesini seviyorum. Samim' de Besim' de Meral' de tanıdığım insanlar gibi. Zaten en büyük dramımı da özetler bu kitap: Samim ' le Besim arasındayım (Besim e daha fazla yaklaşsam da) ve tercih yapamıyorum.

3- Turgenyev- Babalar ve Oğullar. Bazarov a ben hayat vermiş olmak isterdim.

4- Tolstoy- Anne Karenina. Fazla söze gerek yok. Ama Tolstoy olmak istemezdim özellikle yaşlılığında çekilmez bir ihtiyar olmuş. Karısını bir kuluçka makinası olarak kullanması da cabası.

5- Dostoyevski- Delikanlı. Klasiklerden çıkamadık ama Dostoyevski özeldir. Onun karakterlerinden çok kendisini tanıyor gibi hissederim. Güzel ruhlu insan.

6- Pinhan- Mahrem- Elif Şafak. İkisini de kıskanıyorum. Allah Elif Şafak' ı o günlerine döndürsün. Amin.

7- Geber Anne- Sezgin Kaymaz. Süperdir. Çok tanınmaz ama mücevher gibidir.

8- Talisman- Stephen King. For sure :)

9- Kujo- Stephen King. Bir arabanın içinde kısılıp kalan anne ve çocuğunun bir gününü, sürükleyici, içe dokunan bir kitaba dönüştürmüş bizim deli. Karakter yaratma burda da feci güçlü.

10- Ruh Adam- Atsız. Çok etkileyicidir. Dili harikadır, mistik yönü tam kararındadır, karakterler müthiştir. Bu kitabın meşhur olmamasını anlayamıyorum. Tamam Atsız ırkçıydı ama bu kitap harika. Bunu kabul etmek ırkçı olmak anlamına gelmez ki. Objektif değiliiz hiç birimiz..

11- Ben Robot- Asimov. Asimov' a da hastayım beni bir robota aşık etmeyi başarmıştır. Gerçi onu okuduğum sırada hormonlarım coşmuş durumdaydı ve sokaktaki elektrik direğine bile sarılabilecek haldeydim ama olsun.

Bunlar ilk atımda aklıma gelenler. Bütün bunları ben yazmış olsaydım çook mutlu olurdum. Ve büyük ihtimalle şizofren, bu kadar alakasız şeyleri yazabildiğime göre :)

Bunun dışında yazmak istediğim kitap türü aslnda şöyle birşey olurdu, bilimkurgu içeren, içinde çook meraklı bir cinayet olan, bunu mistizmle de harmanlayan ve ayrıca içinde aşk da olan bir kitap :) Kontes' i kim..ikti gibi sizin anlayacağınız.

Yani en sevdiğim kitap henüz okumadığım. Böyle bir kitap okuyabileceğimi de sanmam, aşure gibi ne o öyle. Bu arada aşurede sadece nohut fasülye olsa ne güzel olur, ama o zaman aşure olmaz di mi. Hımm.
Mimi iletelim: Gregor Samsa, Metin Bey (depreşiklik yok, Rocky), Passive Apathetic (aman da yeniden yazarmış, beni mutlu edermişş :))
O değil de hayat güzel sanki bee..