Tuesday, April 22, 2008

It is his heartbeats

Biri bana "The Big Blue" yu tekrar seyrederken Joanna' nın ev arkadaşı Sally nin "Have you got a picture of him? (Fotoğrafı var mı?) sorusuna Jacques' in dalış denemesindeki kalp atışları çizelgesini çıkarması ve "It is his heartbeats." (Bunlar onun kalp atışları) demesi üzerine neden gözyaşlarına boğulduğumu izah edebilir mi?
Ha unutmadan Jean Marc Barr gibi gülümseyebiliyorum diyen varsa bir adım öne çıksın, krallığımı ayakları altına sereceğim.

Jacques: I don't understand. Please explain to me.
Enzo: What do you want to know?
Jacques: Everything!
Enzo: About what?
Jacques: About everything!
Enzo: Mama mia.

Johanna: Talk to me some more
Jacques: It's hard, you know. I don't know what else to say. You're so far away.
Johanna: Tell me a story.
Jacques: A story? Do you now how it is- do you know what you're supposed to do, to meet a mermaid?
Johanna: No.
Jacques: You go down to the bottom of the sea, where the water isn't even blue anymore, where the sky is only a memory, and you float there, in the silence. And you stay there, and you decide, that you'll die for them. Only then do they start coming out. They come, and they greet you, and they judge the love you have for them. If it's sincere, if it's pure, they'll be with you, and take you away forever.
Johanna: I like that story

Masal anlatın lan bana.. Ühühühühühü

Tuesday, April 15, 2008

For they could not love you


Bundan bir 6-7 sene evvel. GO oynamak için biriyle buluştum. Daha önce tanımıyordum, okuldaki topluluktan olduğunu biliyordum. Tanıştık, İstiklal' de , İstiklalin ara sokaklarında bir kafede GO oynadık. Sonra benim gece 22,00 gibi kalkmam gerekti. Beni herhalde bırakır beklentisi ile baktım ama yok, başkası ile GO oynuyordu, "Ben gidiyorum" dedim, "Tamam" dedi. Ürküyordum ama beni caddeye kadar bırak demeyi de kendime yediremedim. Çıktım. Gerçekten ıssız bir yer, karanlık, karşıma biri çıksa, kötü niyetli biri, yapabileceğim hiçbir şey yok. Çok korkuyorum. Bastığım yerleri bilmeden hızla yürüyorum. İçimden arkadaşıma kızıyorum, "Ne biçim insan beni bırakmadı." , bir yandan da böyle düşündüğüm için utanıyorum, eziliyorum, "kocaman kızım" diyorum "neden böyle düşünüyorum ki?".. Ama en çok bu zorunluluğu, yani gece dışarda yürürken yanına fedai erkek alma zorunluluğunu bana dayatan zihniyete ve bu zihniyete benim de boyun eğmeme üzülüyorum.

Bu hislerle koşaradım, yüreğim ağzımda yürüyüp caddeye ulaştığımda bir ferahlama hissediyorum. "Evet, bugün de kurtuldum" hissi bu..

Tanıdık değil mi? Ne kadar öğrenilmiş ve kanıksanmış bir olay..

Ama işte herkes bu bilgiyle donatılmış değil, barış için yürüyen gelinlikli bir kız çıkıyor geliyor İtalya' dan. Belli ki kafasına bu fedai zorunluluğu sokulmamış, öğretilmemiş. Türkiye yi kız başına baştan başa geçebileceğini "sanıyor". Ne acıdır ki kimse için süpriz olmayan bir şekilde sonuçlanıyor macera. Tecavüz ve öldürülme.

İçim hala kaskatı. En çok sinirimi bozan ardından timsah gözyaşı döküp "Türkiye' nin imajı için hiç iyi olmadı" diyenler. Biraz içe bakma, bir özeleştiri, neden bizim topraklarımızda bu kadar yaygın kadına şiddet diye düşünme yok.

Daha yazardım ama yazdıkça kararıyor içim..

Biz bu yükle doğduk, yaşamımızı sürdürüyoruz, her an birşeylerden sakınarak, her an tetikte, öyle ki bu tetikte olma halini artık hissetmiyoruz bile.. Ama Pippa Bacca gafil avlandı. Yazık oldu.


They would not listen

They're not listening still

Perhaps they never will..

Thursday, April 03, 2008

Naughty!


Herşey Kürklü Merkür' ü seyretmemizle başladı. Bir grup kafa dengi kız. Oyunun futuristik bir distopya olması filan gibi entelektüel konular tabii önemliydi ama (sırıtılıyor burda) takıldığımız bir başka konu erkek oyuncuların sunuluş biçimiydi. Şimdi bu gözler erkeklerin nasıl desem sunuluşuna çok alışık değil. Kadınlarınkine alışık. Her biçimde her şekilde görsel malzeme yapılmış kadına alışık. Ama straight bir insan olunca (yani karşı cinsten etkilenen) kadınların sunduğu görsellik pek de alakadar etmiyor bu gözleri. O yüzden görsel malzeme olarak sunulan erkek görünce gözüne ışık tutulmuş tavşana dönmemiz normal. Gerçi oyun bir bakıma ho.mo.e.r.otik bir oyun.. Ama straight kadınlar için de bayağı seyirlik malzeme sunuyor.

Neyse ne diyordum, bizde bu oyunu konuşurken erkekleri metalaştırma fikri oluştu kafamızda. Bir çeşit keyifli intikam gibi. Kadınların üstündeki metalaştırılma yükünü biraz da erkeklere yükleyelim, onlar da metalaşsın, boylarının ölçüsünü alsın hem de gözlerimiz bayram etsin gibi bir düşünce :)

Böylece erkekler de kendilerini beğendirme telaşına düşecekler. Birbirleri ile rekabete zorla sokulacaklar. Belki manikürle pedikürle ve adını anmayı istemediğim diğer proseslerle tanışacaklar yani gönüllü ve periyodik acıyla.. Göbekli erkekler rahatça bira içemeyecekler, içince suçluluk duygusu ile kıvranacaklar. Gazetelerdeki tırıvırı bilgilerin beşi kadınlara güzellik sırrı veriyorsa beşi de erkeklere saç dökülmesine karşı neler yapması gerektiğini öğütleyecek.

Uzatmıyım bildiğimiz Hammurabi kanunu mantığı. Kadınlar metalaştığında ne oluyorsa, erkeklere de o olacak. Mükemmelleşme yarışında kadınlar yalnız olmayacak.

Şimdi buna iki yanlış bir doğru etmez kadınlar da metalaşmasın diyen politik doğrucular çıkacak elbet. Ki gönül ister tabii bunu, kimse metalaşmasın, hoş değil. Ama mevcutta kadın metalaşmasına dur diyemiyorsak erkekleri empatiye ancak böyle ulaştırabiliriz.

Hımm diyeceksiniz ki peki metalaştırabildiniz mi? Biz öyle yaptığımızı sandık, yani Kürklü Merkür oyuncuları için fecii şekilde fiziksel muhabbetlere girdik, projeyi konuştuk vb fakat proje bir arkadaşımızın eşiyle konuşurken "Acaba şu oyuncunun burcu nedir?" diye sorması ile feci şekilde darbe aldı. Eşi gülüp "biz asla kadın muhabbeti yaparken kadının burcunu veya herhangi bir insani özelliğini konuşmayız, düşünmeyiz, siz bu işi beceremeyeceksiniz, böyle metalaştırma olmaz " demiş. Düşündük te doğru.. Yapamadık yani.. Project mayhem has failed :)

Siz yine de demoralize olmayın kadın okuyucularım, deneyin. Son sayfa güzellerine bakarken oluşturduğumuz komplex duygusundan başka kaybedecek nemiz var? :))