
Cbox ta çıngır çıngır ilan ettiğim gibi Ezginin Günlüğü'nün Kuruçeşme Arena daki 25. Yıl Tribute konserine gittim. Yeri vurguluyorum çünkü Kuruçeşme Arena konum itibariyle çok güzel bir konser alanı.. Sahilde, boğaza karşı, şöyle söyliyim hemen karşıda Kuleli var.. Üstelik gece idi konser hımm, gece vakti İstanbul' a bu açıdan bakmayı kim sevmez ki?
Konser alanına girer girmez acaip şekilde boyanmış ve süslenmiş bir hanım bana rakı ikram etti, gerçek gibi durmuyor bu cümle di mi? :) Vallahi öyle oldu, kızcağızın boynuna tepsi gibi birşey asmışlar, üstünde rakı kadehleri, rakı alır mısınız diyor, hafifçe dumur oldum, almadım, (rakı içemiyorum bazı sebeplerden :)) bir de aptal aptal sırıttım. Sonra bonus kafa veriyorlardı, yeşil yeşil peruk, sadece adınızı ve telefonunuzu istiyorlar, bilgiye karşılık yeşil peruk, fair enough heh? :)
Uzatmıyım yerimi aldım oturdum, dört gözle benimkileri bekliyorum. Şimdi bu "benimkiler" diye sahiplenmemi hiiç kimse yadırgamasın, 14 senedir onlarlayım ben, benimle her yere gittiler, oturduğum tüm evlere, tatile gittiğim yerlere, arkadaş evlerine.. Bir sürü acıma ortaklar, bir sürü sevincime de, tabii ki benim onlar :) Üniversitenin birinci sınıfında yurtta ilk zamanlarımda keşfetmiştim Ezginin Günlüğü'nü.
Dizeler şunlar:
Badem gözlüm beni unut
Bu gemi bir kara tabut
Bu deniz bir ölüdeniz
İnsanlar ey nerdesiniz, nerdesiniz?
İç açıcı değil di mi? Ne zaman görülmüş benim iç açıcı şey sevdiğim? Bu Nazım Hikmet ' in bir şiiri ve 2. dünya savaşında Bikini adası yakınlarında hidrojen bombasından etkilenen balıkçıları anlatıyor. Hala içim ürperir düşündükçe:
"boynuma sarılma, gülüm,
benden sana geçer ölüm "
Off off.. Sonra "Gemi" şarkısına aşık oldum:
"Ah küçücük gemi,
Sulara attın şimdi kendini, delisin
Ahh yakarlar seni
Dönmezsin bir daha geri, delisin"
Burda kendimi küçük gemi ile özdeşleştiriyordum, ailemden ilk kez ayrılmıştım ilk kez tanımadığım 3 insanla bir odayı paylaşıyordum, herşey çok korkutucu idi benim için, mesela yurtta ilk gün ürküntüden yemek bile yiyememiştim, kantinde sanki herkes bana bakıyordu :) Ne günlerdi, güzeldi de, tabii bunu şimdi söylüyorum o zaman herşey kabus gibi geliyordu. Sonra geçti tabii, tanımadığım 3 insan en yakın dostlarım oldu, okulum da evim.. Gerçi ben kendimi hala küçük gemi gibi hissediyordum, o ayrı :)
Konser başladı o da ne, meğer sırf Ezginin Günlüğü söylemeyecekmiş, 25 yıllarını kutlama gibi imiş ve çeşitli şarkıcılar Ezginin Günlüğü şarkılarını yorumlayacakmış. Zaten bu şekilde albüm çıkmış.. içim cızz etti, bir korktum, ya güzel yorumlamazlarsa, ya güzelim şarkıların ırzına kastederlerse, içim daraldı bir anda.. Kimler söyliycek peki, içime sinmeyen biri olursa? Fanatizm böyle birşey :)
İlk önce yine benimkiler çıktı, "Gemi" yi söylediler beni mest ettiler. Sonra diğer şarkıcılar çıktı peşpeşe.. Korkum gerçek oldu mu? Bazıları için evet, mesela Bulutsuzluk Özlemi çok kötüydü, şarkıyı tanıyamadım. Yaşar -ki kendisini rahatça harcayabilirdim pek tanımadan- Ebruli yi güzel yorumladı, Haluk Levet -ki pek sevmem- Sabah Türküsü nü Rock tarzda haarika söyledi. (Ağzımda bal gibi tatlı bir türkü, bir iner bir çıkarım bu yokuşu), Yüksek Sadakat, "Bakakalırım giden geminin ardından" ı, müthiş yorumlamış, Rock yakışmış Ezginin Günlüğü'ne.. Yunanlı biri "Yunanistan yanarken bu şarkıyı söylemem ne garip" diyerek "Kül Vakti" ni söyledi, ne yalan söyliyim hiç söyleyemedi, üzgünüm, dostuz tamam da olmadıysa olmadı :) Sonra Barış Akarsu (güzelim çocuk) yemin ederim öldü diye torpil geçmiyorum ama "Leyla" yı çok çok iyi söylemiş. (Ben kimim söyle kayboldum, Gitmedim kaldım anılarda, Her sabah bir çöl masalında uyanırdım, belki de yanlış bir Leyla)
Ezginin Günlüğü'nde en sevdiğim şey sosyalleşmemiş olmaları, piyasaya bulaşmaları onlar için düşünülemez bile, o şarkıcılar grubu içinde öyle müstesna öyle yabani ve öyle güzeller ki, Hüsnü Arkan' ın konuşurken duraksayıp durması, Eylem Atmaca' nın şarkı söylerkenki duru hali, zarif hareketleri tüm grup üyelerinde bir durmuşluk oturmuşluk.. Seviyorum sizi..
[Emin İgus u da anmak lazım, "Alagözlü Yar" isimli dünya dışı albümlerindeki vokalist, gruptan ayrılmış. Harika bir sesi var bu adamın, su gibi, hava gibi. Siz farketmeden nüfuz eder içinize.. ]
Sevgili Ezginin Günlüğü, hep böyle kalın olur mu, Tribute yapcaz filan diye kendi saflarına çekmesinler sizi, dikkatli olun gözünüzü seveyim. Kim var sizden başka?
Ya bir de şunu söyleyediniz:
"sana nasıl bulsam, nasıl gitsem
nasıl etsem nasıl yapsam da
meydanlarda bağırsam
sokak başlarında sazımı çalsam
anlatsam şu kiraz mevsiminin
para kazanmak değil
sevişme vakti olduğunu..."