Monday, November 26, 2007

9 Şarkı, Gülçin, Mercury Fur


It is the evening of the day
I sit and watch the children play
Smiling faces I can see
But not for me
I sit and watch
As tears go by

Dün gece Nip Tuck biterken çalıyordu bu şarkı. Pavlov' un köpeği gibi kendi gözyaşlarımla eşlik ettim. Zaten ota ..oka ağlama ama bir yandan da ağlayamama dönemindeyim. Bunun nasıl birşey olduğunu biliyor musunuz? Yani böyle saçma dizilerde filan saçma yerlerde ağlarsınız ama bir kaç damla akar, insan ağlayabilse bir kova ağlayacağını hisseder ama bir iki damladan öteye geçemez. Hep böyle ucundan kıyısından dönülür ağlamanın. İğrenç bir isim takacak olursak "gözyaşı kabızlığı" diyebiliriz. Sinir bozucudur ama katlanılabilir, hayatın biteviyeliğini pek etkilemez.
Nip Tuck biterken ağlamamın aslında bir sebebi de hemen öncesinde seyrettiğim filmi niye seyrettiğime hayıflanmak olabilir. "9 Şarkı" dan bahsediyorum. Michael Winterbottom filmi. Winterbottom çekmese büyük ihtimalle yapımcı filan bulunamaz, film çekilemezdi çünkü düşünün prodüktörsünüz biri size gelip şöyle diyor; "Bak şimdi iki kişinin aşkını anlatacağız ama şöyle, çok iyi şarkıların çalındığı 9 konser görüntüsü arasına bu ikisinin 9 sevişmesini attıracağız. Arada biri hımhım konuşarak "Antarktika, buzullar, oh bebek buzullar", şeklinde ilişkiye ait metaforlar yumurtlayacak, ha bu ikisinin sevişmeleri çok gerçekçi olacak, izleyici kendini röntgenci gibi hissedecek, hardcore da olsun, göstermediğimiz uzuv kalmasın" dese, ne dersiniz? Ben olsam "de get" filan derim, deneysel desen deneysel denemez, porno desen değil, (hani en azından bir işlevi olurdu) niye durup dururken iki kişinin yatak odasına soktu bizi bu adam? Anlamadım. Eğer bizim gibi umutsuzlara "ya aşk öyle matah birşey sayılmaz, bak böyle şeyler işte, çok sıkıcı abicim, bi kutsal tarafı da yok, şimdiye kadar diğer filmlerde seni yemişler." filan demek istiyorsa da, cehennemin dibine gitsin diyorum. Sinirliyim ulan.. Zaten filmi alırken de entellerin porno ihtiyacını karşılamak için çekilmiş bir film olduğundan şüphelenmiştim ama işte merakıma yenildim.:(
Onun dışında güzel birşey oldu geçen hafta, sevgili Gülçin' le tanıştık, bana taa önceden aradığımı yazdığım bir Stephen King kitabını hediye etti. Çok düşünceli bir insan hem de unutmaması beni çok etkiledi. Sağolsun. Sonra beraber Mercury Fur ü bir daha seyrettik, yine hayran kaldım ama bu sefer daha bir içime işledi..
Şu dönem sinemalarda güzel film mi yok bana mı öyle geliyor? Perde hasreti başladı yavaştan, nerdeyse 3 hafta olacak sinemaya gitmeyeli..
Not: PMS in insanın içinin çığlık atması dönemi olduğuna karar verdim..

Not2: "Suskunlar" bitmesin, noolurr bitmesin yaa..

17 comments:

sherlotte holmes said...

ben reklam filmlerinde ağlayabilen bi insandım. sonra o kadar çok yerde o kadar çok ağladım ki gözlerime bi şe oldu... gözlerim sulanıp burnum sızlayıp boğazıma yumruklar takılıp yutkunamama nedir onu öğrendim. şimdi hala reklam filmlrinde filan bu son aşamayı yaşıyorum. geçmiyo.

ne demiştin nip tuck mı? daha beteri de var talismancım, petek dinçöz klibi... bunu yapan biriyle aynı bedendeyim, öyle söyliyim...

Eleştirel Günlük said...

benim anam derdi ki aglayan kendine aglar ogul, filim bahanedir...

gülçin said...

sondna başlarsak, her güzel şey çabuk biter taliscim. yani suskunlar da bitecek, buna kendini alıştır. insan nasıl alışıyor ama eflatun'a değil mi? bir gün galata mevlevihanesine gidelim seninle.

suskunlar bitince stephen king'e başlarsın artık. ne demişler çivi çiviyi söker :)roland'ın aşk macerasını da bakalım benim kadar beğenecek misin?

9 şarkı seyredilmeyecekler listesinde. ota çiçeğe böceğe ağlamak konusunda ise, ben maçların sonunda kazanan tarafın sevinmesine de yenilen takımın kahrolmasına da ağlarım.

EKMEKÇİKIZ said...

Ağlama değmez hayat bu gözyaşlarına!
lay lay lay lay lay la la lay la lay lay...

:))

Tamam, tamam kızma!
Sadece bir şarkı bu.
:)

Öykücü said...

Nip tuck insanı gizli gizli hüzünlendiriyor.İlginç görüntüler,ilginç insanlar seyrediyorum derken aslında tüm izlediğin mutsuz,zavallı,güçsüz insanların acınası hayatı oluyor.Ve bunu bilen beyin bir hüzün yerleştiriyor insanın içine.

Öpüyorum.

elektra said...

taliscim, bir daha okursun üzülme yahu:( anar bey'in kitapları ikincide de güzel, valla. bir de niptuck'ın o seni ağlatan son sahnesi benim de izlediğim son sahne ise, hani sevgilisinin hayaleti, içindeki manyak, karısı ve de doktor'un kadeh kaldırdığı sahne ise, manyakça gelmesine rağmen benim de gözümü doldurdu canım benim:)öperim...

Anonymous said...

Efenim o dediğiniz şey insanın içinin çığlık atması olabülür. Emme velakin, yandaki insanın da içi çürüyor o minyatür kıyamet dönemi esnasında -üzerinize afiyet.

Anonymous said...

talisçin kendine kızmayı bırak ....

ota .oka ağlamakta iyi yaaa boşversene hiç ağlayamamak kaar kötüsü yok...
inanılmaz ruhsuz bi durum yani ...
beim gibi mal mal bakmakta bi işe yaramıyo emin ol....


ruhsuzum .. aidiyetsizlik kol geziyor bedenimde...



sen yüreğinle kal...

Talisman said...

Sherlotte'um,
Yahu Petek Dinçöz' ün klibi hakkında ayrıntı ver ne olur :)) Çok güldüm, acaba "bu gencecik güzelim kız kendini nasıl da ziyan ettiriyor" diyerek Petek Dinçöz' ün kendisine acımış ağlamış olabilir misin? :)
Buna benzer bir örnek de bende var, üniversitedeyim, platonik aşkıma itiraf etmişim, "benim duvarlarım var" şeklinde dumur bir cevap alıp kıçüstü oturmuşum, ve gece televizyon odasında Doğuş'un (evet Doğuş'un) "Gamsıııızz, vicdansııızz, ben sensiiiz naaparım şimdiiii, sööylee" şarkısı eşliğinde zırıl zırıl ağlıyorum :))) Ne zaman düşünsem gülerim buna..
Cidden yeter ki ağlamak istesin insan, kapı koluna bakıp ağlayabilir..
Sevgiler canım..

Talisman said...

Sayın Eleştirel Günlük;
(Hitaba bakın sanki meclisin oturumunu açıyorum :))
Doğrudur efendim, büyük ihtimalle bahane, hani şen bir günde seyredilse belki bir dakika bile insanı meşgul etmeyecek şey, insanın ağlayası varsa hadise olabiliyor.
Sevgiler efenim..

Talisman said...

Gülçin'im, düşüncelim,
Suskunlar bitti, hemen yeniden başladım, loop a girmem umarım :)) İkinci de güzel gidiyor :) Manyağım ben.. Bu sefer ney dinleyerek okuyorum. Kitap arzu nesnem oldu resmen.
Roland' a da hastayız tabii, ikinci tur bitsin hemen başlıycam, Odetta bacaksızının (ay ne kötüyüm) maceralarını okumaya..:)
Galata mevlevihanesine gidelim ;)
Öperim..

Talisman said...

Ekmekçikız'ım, afacanım :))
Hiç kızar mıyım? Sen gel şöyle hafif bir esinti bırak buralara, hayatta kızmam ben :)
Sevgiler.

Talisman said...

Öykücü'm,
Ben aslında NipTuck ın duygusal boyutunu aşmıştım biraz, yani artık "aa cüce, kiminle yatırcaklar ki bunu, yuhh artık." ya da "Kimber'la yatma sırası kimde? Yatmayan kaldı mı?" filan gibi gayet bıkmış bir şekilde izliyordum yani bıktığım her tür garipliği, iğrençliği biz gösteririz manyaklığının geldiği yer.. Ama işte duygulandırdı gene hınzır :)
Ben de öperim :)

Talisman said...

Elektram, hocam,
Valla aynen öyle oldu, baştan başladım, kitabı bitirmemle baştan başlamam arasında geçen süre, 2 saniye :)) Üzüntüden kaçtım böylece :)
Evet evet, o sahneydi.. Biraz da şarkının etkisi oldu..
Öperim gülüm..

Talisman said...

Hehehehe Metin Bey,
Çok terbiyeli ifade etmişsiniz.. Bilmez miyiz, etrafa ettiğimiz zulmün de farkındayız.. Ama elden ne gelir, belki sadece uyarmak, yani etrafa "bakın durum böyleyken böyle, bir süre ben, ben olmayacağım, yanımdan yöremde fazla gezmeyin" demek..Hani hasar azalır.
Sevgiler efenim..

Talisman said...

Diagonelcim,
Sen gel ben seni ağlatırım, arabesk benim işim :) Hem öyle konuşma yaa, ruhsuz filan değilsin, olsa olsa ruhun senden saklanmıştır bir süreliğine, elini çabuk tutup sobelemelisin onu..
Enseyi karartma canım benim..

cinaslı said...

bu postta ki fotoğraf sizin gözünüz mü?