Saturday, February 02, 2008

İçte ve Dışta


Birşeyler değişiyor, içte ve dışta.. Rilke' nin böyle bir sözü vardı, "içte ve dışta ey sevgili" filan gibi..

Olumlu olanlar da var olumsuzlar da.. Mesela,

- Çok sevdiğim, artık ailemden olan bir arkadaşım beraber çalıştığımız işyerinden ayrıldı. Bu Cuma oldu bu olay. Gideceğini biliyordum aslında çoktandır ama Perşembe- Cuma gibi kafama dank etti, nedense insan istemediği gelişmelere kendini hazırlayamıyor. Ya da genellemiyim belki ben istemediğim şeylere inanmamayı seçiyorum. Cuma günü pek feci geçti o yüzden. Onunla tanıştığımızdan beri aynı işyerlerinde çalışıyoruz, istediğim an gidip dürtme lüksümün olmamasına zor alışacağım. Canım D. seni çok seviyorum, biliyorum hiç kopmayacağız ama yine de buruklaşıyor insan. Merak etme yine sana herşeyi yazacağım, tüm ayrıntıları :) ve dumur dumur sorularla seni şaşırtmaya da devam edeceğim sen de beni sürüklemeye ve gerçekleri yüzüme çarpmaya devam et olmaz mı? :) Bir tanesin. Aha duygulandım..

- İşte çalıştığım bölümün bir senedir filan yöneticisi yoktu ve 3 kişi bir senedir müthiş rekabetle yönetici olmak için çabalıyorlardı. İçlerinde çoktandır burada çalışmış, neredeyse 5 senedir yönetici yapılacak denmiş birisi vardı, benim beraber çalıştığım kişi, herkes o olur diye düşünüyordu ama yönetici başka biri oldu. Sarsıcı idi arkadaşım için ben de şaşırdım. Sistem gerçekten gözlerimin önünde 3 kişiyi birbirine düşürdü, birini harcadı.. Çok garipti ağzım açık kaldı. Yani teorik olarak hep biliyor insan ama pratikte karşılaşınca az sarsılıyor. Vay anasını.. Yani 3 ü de maximum kullanıldılar bu bir senede, olamayan arkadaşım 8 yaşındaki çocuğunun zamanından çalıp Pazarları bile işe geldi.. Sonuç böyle oldu işte. Bu da bir çeşit şiddet bence, şiddet illa insanın suratına bir tane çarpmakla olmuyor.

Bunlar dıştakiler, pek de şirin değiller içte ise,

- Artık dış dünyada da neredeyse blogum kadar açık oluyorum daha çok yeni ama sesim daha çok çıkıyor sanki. Şöyle ki ben normalde kapalı bir insanım, çok pis kapalı. Sanki değişiyor o. Çok prematüre ve aslında görünür değil henüz, o yüzden ayrıntı veremiyorum. Devam ederse gelişmelerden haberdar ederim. Çok anlatamadım ama artık kim olduğumu daha çok ortaya koyuyorum sanki.

- Yine az yiyorum, diyetisyen teyzeye yine gittim bana "oo Talisman hanım, beni mi özlediniz?" dedi ben de "Tabii canım, kilo filan bahane" dedim, görüşme boyunca eğlendik biz. Sonra bana ihanet edip, " samimiyetimize güvenerek söylüyorum siz daha önce bu kilo konusunda biraz vurdumduymazdınız artık değilsiniz sanki" dedi, ulen daha yeni samimi olmuştuk. Ben bu cümleye de güldüm. Eh yaptıklarım onu gösteriyordu, kadın haklıydı. Neyse ben de samimiyetimize güvenerek "salata yemek istemiyoruuummm" diye uludum, o da "olur" dedi, o kadar çabuk ve kesin bir zafer kazanmıştım ki tadını çıkaramadım, nasıl yani "olur". Kurtuldum mu ben salata işkencesinden? Hehe ne güsel.. Ha bu geçen hafta oldu, bu hafta yine gittim ve evet iyi gidiyoruz. Bu arada endokrinolog a da gittim ve halen şeker hastası değilim Allaha şükür. Ama insülin direnci düşmekle beraber var, onu da halledeceğiz diyetle işte. İşi garibi kolesterolüm normal. Duy da inanma.. Eheh..


İçtekiler çok fena sayılmaz sanki.. Değişim iyidir zaten canım öyle değil mi?


Rilke' nin bahsettiğim yazısını da buldum şöyleymiş:

" dışta birçok şeyler değişti. ne gibi, bilmiyorum. ama içte ve senin önünde, ey Tanrı'm, senin önünde, içte ey seyirci: rolümüzü bilmediğimizi anlıyoruz, bir ayna arıyoruz, yüzümüzdeki boyaları silip sahte olanı çıkarmak ve gerçek olmak istiyoruz. ama yine de bir maske parçası yapışıp kalmış bir yerimizde, unutmuşuz. kaşlarımızda bir abartma izi durmakta; ağzımızın köşesinde bir kıvrım olduğunu fark etmiyoruz. ve bu halde, dolaşıyoruz ortada; bir maskara ve bir yarım halinde: ne gerçek bir insan, ne de bir oyuncu olarak."


Aaa Rilke işte o bahsetmek istediğim şeye dokunmuş biraz, bu adam sevilmez de ne yapılır. Rilke ile laubali olma Talisman.. -Seviyorum lannn.. -İyi iyi, aa delirdi..

Bu arada "ey sevgili" değil "ey Tanrı'm" mış, neyse uzağa gitmemişiz.

11 comments:

EKMEKÇİKIZ said...

Daha değil.
Belki diyetisyen hanımla ahbaplık iyice ilerlerse...
:))

Anonymous said...

BU SIKI REJİM SONRASINDA YAZIN PLAJLARIN TOZUNU ATTIRACAKSIN GİBİ BİR HİS VAR İÇİMDE TALİS...



PEK Bİ AZİMLİ GÖRDÜM GÖRDÜĞÜMEDE MEMNUN FALAN OLDUM YANİ :d


DİYETSİZ GÜNLER DİLEĞİMLE

tavsan said...

"fazla uzaga gitmemisiz":)
sIkIcI olaylara ragmen boyle iyi bir tonda yazmissin yaziyi ya, sevindim.

Anonymous said...

Bazen zorunluluk yüzünden takındığım maskeleri çıkarınca çok rahat ediyorum.Müthiş rahatlatıcı oluyor.emprovize yazıları seviyorum ben bunlar gibi.

sessiz balik said...

bi şarkı takıldı okuyunca dilime içim dışımdan gelir
yani gölgem kendimden
aşktır ölümden güzel olan
bak ve gör yaşam düşlerdedir

ne demekse

Talisman said...

Ekmekçikızcım,
Ne daha değil? Değişim mi? Eh başladık diyelim ,o da yeter şimdilik :)

Diagonalim,
Diyetisyen de aynı senin gibi, "yaza zayıflar, bikini giyeriz." dedi. Niye bebekmişim gibi çoğul konuşuyorsa. :)) Ben buna da güldüm, "yok yahuu ne bikinisi" dedim, vurdumduymazlık sohbeti burdan çıktı zaten..
Sağol canım..

Tavşan ım,
Seni sevindirdiğime sevindim ben de :)

Umar ım,
Teşekkür ederim canım..

Sessiz Balıkcan,
Kimin idi bu şarkı? hiç yabancı gelmedi?

Sevgiler, içten, dıştan :)

Anonymous said...

Rilke'yle istediğniz kadar laubali olabilirsiniz efenim. Kızmaz. Çok efendidir kendisi.

EKMEKÇİKIZ said...

Değişim değil Taliscim.:))
Hani sondan önceki cümlede demişsin ya, "delirdi", ona atfen şeytmiştim.:o))

Talisman said...

Metin Bey,
Cidden kötü karşılamadı beni, muhabbet ettik Salome dan bahsetti, "bırak yaa, nerde entelektüel görse dibinde bitiyo, bundan sana yar olmaz." dedim, baktım alt dudağı bükülüyo, "tamam, tamaam sen sev tabii karşılıksız sevgi iyidir" dedim sora..Bi büyüğü devirmişiz. :)

Talisman said...

Ekmekçikızcım,
Bişeyleri yanlış anladığımdan emindimm. :))

Talisman said...
This comment has been removed by the author.