Friday, May 30, 2008

Umut


Well, I woke up Sunday morning

With no way to hold my head that didn't hurt.

And the beer I had for breakfast wasn't bad,

So I had one more for dessert.


And Lord, it took me back to something that I'd lost

Somewhere, somehow along the way.

On a Sunday morning sidewalk,

I'm wishing, Lord, that I was stoned.

'Cause there's something in a Sunday

That makes a body feel alone.

And there's nothing short a' dying

That's half as lonesome as the sound

Of the sleeping city sidewalk

And Sunday morning coming down.


Allahım ne olur, ne olur olsun şu yeni iş.. Ne olur..

Wednesday, May 21, 2008

En iyi psikolog ölü psikologtur !


Benim arıza bir tip olduğum aşikar.. Her arıza tip gibi beni seven arkadaşlarım da bana "Güzelim, profesyonel yardım almayı denedin mii?" sorusunu bol bol yönelttiler. Bence derdimi ya da dert yokken niye dertli olduğumu dinlemekten bir süre sonra o kadar bunalıyorlardı ki, kısa yoldan kurtulmak için beni bir profesyonelin kollarına atmaya çalışıyorlardı. Hani o en azından karşılığında para alacağı için katlanabilirdi bu hezeyanlara..

Hehe tabii abartıyorum, arkadaşlarım daha doğrusu dostlarım iyidirler bana katlanma konusunda ama bu profesyonel destek gazını da çok verdiler. Ve lanet olsun ki ben gaza gelen bir insanım. Evet çok pis gaza gelirim. O yüzden de bir süre direndikten sonra atladım bu fikre.

Neyse efenim, referansla filan bir psikolog bulundu bana. İlk gittiğim gün sanki kurtlar tarafından ormanda büyütülmüş birinin insan içine karışması gibi girmiştim terapi odasından içeri. O zamanlar zaten daha yabani bi tiptim. Kadın bana uzaylı gibi görünmüştü. Devamlı sırıtan, beni ağlatacak şeyler hatırlatıp, "şu anda tam olarak neye ağlıyorsun Talisman?" diye gıcık gıcık konuşan bir tip. Sence neye ağlıyorum canımın içi? Az önce babamın ölüm anını ayrıntılarıyla anlattırdığın için olabilir mi? Neyse hakkını yemiyim yararı da dokunmuştur bana en azından yabaniliği atıp kabak çiçeği gibi açılmam da..

Ama bu bir ara taktı. Halbuki onun değil benim takmam gerek çünkü teşhisine göre obsesif bir kişiliğe sahibim ki zaten benimle konuşan ortalama zekada biri bana yaklaşık bir saat içinde bu teşhisi koyabilir. Neyse taktığı konu benim binge eating disorder la ilgili. (Türkçe meali zor da ondan ingilizce yazdım ama ziyafet şeklinde yemeyi bırakamama sendromu filan diye çevrilebilir.) Bu internetten mi araştırdı ne yaptı, binge eating in küçükken uğranan cinsel tacizle ilgili olduğu fikrine kapıldı ve aklınca çaktırmadan beni sorgulamaya başladı.

Ama nasıl emin tacize uğradığımdan, amacı belli sorular, yönlendirmeler. Aksi gibi de (yani tabii iyi ki) hiiç öyle bir vukuat yok çocukluğumda, beynimi zorluyorum zorluyorum yok yani yok. 12-13 yaşlarında her yeni yetme Türk kızı gibi envai çeşit sarkıntılık, laf atma vakam var, bunları ballandıra ballandıra anlatıyorum ama bizim psikolog tatmin olmuyor bunlarla.. Hatta esmer elli erkeklerin beni korkuttuğunu çünkü bir kez kafam öne eğik yürürken sarkıntılık eden adamın sadece ellerini gördüğümü ve utancımdan kafamı kaldırıp suratına bakamadığımı bile anlattım ki bir psikologun bu veriyi havada kapması, sonra kanaryayı havada kapan kedi gibi yalanması gerekir.. Yok buna daha travmatik hikaye lazım..

Baktı bende tık yok beni bir çeşit hipnotize ederek unutmuş olduğum (!) cinsel tacizi hatırlamamı sağlamaya karar verdi. Garibim çok film seyretmiş hani filmlerde olur birden psikolojik bozukluğun sebebi ortaya çıkar, herkes gözyaşları içinde sarılır, kurban gider birine "bana bunu nası yapabildin nalçak" filan der, izleyicinin götü tavana vurur filan.. Bunları istiyor anladım. Ama insan zorla da cinsel taciz anısı üretemiyor ki. Cidden uğraştım hatta beraber büyüdüğüm halamın oğullarına paranoyakça bakmaya başladım. "Hanginiz zikti lan benii" şeklinde.. Ki kendileri küçükken çok eziyetimi çekmiş kahraman insanlardır ve hayattaki ilk nah' ımı da bunların en mazlumuna gösterdiğim için bence onlar beni değil ben onları taciz etmişimdir.

Neyse kadın beni rahat bir yere oturttu, garip hareketler yaptı eline filan baktım bunun sağa sola sallıyo sonra dizlerime ellerini koyuyor geri çekiliyor bir ayinvari hareketler. Sonra beni uyandırdı. (!) Beklentiyle soruyor:

- Neler gördün Talisman?

- Pek birşey göremedim.

- Nasıl hiç bir imge gelmedi mi gözüne?

- Şeyy yok ama bi gevşedim ben, uykum geldi.

- Hııı, rahatlamana sevindim.

Hahaha nasıl söylüyor ama bunu, sanki patateslerini yemiş te sona sakladığı köfteleri başkası yemiş gibi :) Hayal kırıklığı içinde. Yılmıyor bir kez daha deniyor bu sefer sırt üstü yatıyorum mır mır birşeyler anlatıyor. (Aaa keşke Donnie Darko gibi bir taraflarımla oynasaydım hem konsepte de uyardı, araştırma konusuna yani :)) Sonra uyandırdı beni, benim gene içim geçmiş öyle bön bön baktım. O gün çıktım, bir daha da uğramadım semtine..

Ama bir mesac verecek olursak hepsi de aynı değil, ki sonradan cillop gibi bir psikiyatrist buldum (D. cim sağolsun) ki kendisine hastayım (!) ve halen görüşüyoruz. Seviyeli bir birlikteliğimiz var. Süper insan.

Siz siz olun "profesyonel destek" gördüğünüz kişi kafanıza uymuyorsa hiiç inat etmeyin heman başkasına geçin.. Ya da profesyonel desteği filan siktir edin, şöyle bi sevişin rahatlayın.

Hahaha son cümleyi ben yazmadım, kedi yazdı..


Uzun süren sessizlikten sonra böyle abuk bir konuyla lafa girdim ya yani ne diyim kendime..

Metin Bey yazınızı yazmaya çalışıyorum vallahi bakın..

Ha bir de annem geçen gün kederli kederli "sen neden böyle oldun Talisman" deyince, Virgilius seni hatırladım ve güldüm, tabii böyle ağır bir laf karşısında hoh hoh gülmem pek hoş kaçmadı, neyse olsun :))


Hiişşştt özlemişim siziii..


Ha bir de, I think I will blossom.

Friday, May 16, 2008

Durma halim devam etmekte.. Öyle devam ediyor ki yani öyle bir devam ediyor ki.. Devam ediyor devam.. Devam.. Devam edemiycem..

Thursday, May 01, 2008

Gel ey alt benlik!

Tam anlamıyla Fight Club' ın başlarındaki Edward Norton gibi dolanıyorum etrafta. Uykusuz, dağılmış, hafiften sıyırmış..Tek farkım onun kadar çekici görünmemem. Alt benliğin gelme vaktidir yani, eli kulağında.. Bekliyorum canım, you are more than wellcome. :)
Uykusuzluk garip şey, bir haftadır günde en fazla 3 saat uyuyorum, beynim çalışıyor ama ağır aksak ve arada duruyorum. Öylece.. Kalakalıyorum. Muhabbetlerde boş boş bakınıyorum.
İnanmayacaksınız ama bunları yazdıktan sonra da bi durdum.. Ne yazsam şimdi? Yazacağım çok şey de var aslında..
Bakıyim bi akışa bırakayım neler çıkıyor?
İşimi sevmiyorum, itele itele nereye kadar? Değiştirmeyi düşünüyorum.
Aşık oldum. çok garip çok.
Bilmediğim yönlerimi keşfediyorum. Keşifler çok iç açıcı değil. Kötü de değil.
Hayat garipmiş.
Ergenlik zor geçiyor lan.
Bu ne biçim yazı ki?