Wednesday, June 10, 2009

Apocalypse Now


Macbeth te ne diyordu, "ihtiyarın bu kadar kanı olacağı kimin aklına gelirdi" mi? Ben de "bir insan evladından bu kadar sümük çıkabileceği kimin aklına gelirdi ki" diyorum. Cümle içindeki insan evladı benim ve evet sümüklüyüm. Tıbbi tedaviyi reddererek çeşmenin kendi kendine kuruyacağı savına sıkı sıkı bağlanmış bulunmaktayım. Ama çok sıkıldım, top top peçeteler bitirdim. Burnuma tıkaç bile yaptım hem de işyerinde. Yaratık gibi oturdum yerimde. Offf bu polenli dünyaya çocuk getirmek istemiyorum.


Aslında genel anlamda bir çocuk pörtletmek isteyip istemediğimi bilemiyorum. Bir yandan çok güzel olacağını düşünüyorum ama bu düşüncelerim daha çok tensel şeyler. Yani, çocuğumu kucağıma alışımın güzelliği filan. Elciklerini tutmak vb. Ama onun dışında bir birey yaratmak filan bana pek uzak. Sanırım daha çok bebek fetişistiyim. Böyle 5 yaşına kadar filan sevebileceğim birşey istiyorum. Aslında şu cümlelere baktım da, benim doğurmam kanun namına engellenmeli. Neyse, dur bakalım.


Şimdi benim yaş 33 ama bu kadın-erkek efenim cinsellik, çocuk vb konularındaki yaşım 17 filan. Eskiden pek takardım buna, ayy ben geç kaldım ay çok komik ve acınası hallerdeyim filan şeklinde. Şimdi pek takmıyorum. Sonuçta eskiden olduğu gibi 10 yaş civarında takılmış da olabilirdim. Ömrümün sonuna kadar acıklı platonik aşklar, abartılı hayranlıklar yaşayabilirdim. Mutlu da olurdum bence. Ama bu büyüme işinin mutlulukla bir ilgisi yok. Zaten yaptığımız pek çok şeyin mutlulukla bir ilgisi yok.

"Mutluluk, mavi çocuk, oynardı bahçemizde"


Neyse ne diyordum, kimisi hiç doğmuyor bile ve bunu farketmeden 60 sene yaşayabiliyor, ben 33 yaşında ergen olmuşum çok mu? Belki ergenliği de aşarız. Olur a.


Çocuk deyince aklıma birşey daha geldi. Doğum günümde arkadaşlarımla, "herkesin çocuğu olmalı mı?" "bir insan neden çocuk ister?" filan tarzı konuları konuşuyorduk. Orda birden farkettim ki biz insanlar istesek kıyameti kendi elimizle kopartabiliriz. Sadece ortak bir karar alarak çocuk yapmamamız yeterli. Bu kadar basit. Yani ne yıldırımlar ne şimşekler ne yangınlar. Küçük ufacık bir karar.

Kimse çocuk yapmazsa insanlığın sonu, kansız, kavgasız bir şekilde gelebilir. Bence isabet olur. Suları filan da açarız gönlümüzce.. Bayan Rotenmayer tarzı , "Gelecek nesillere nasıl bir dünya bırakıyoruz" şeklinde ötenler de bir susar.

Ohhh dünya varmış.

Dünya bir varmış, bir yokmuş hatta. Harika.


Bence bunu bir düşünelim, ne dersiniz karilerim?

11 comments:

ESTHER said...

talis ben bu konularda hayvansı güdülerimle hareket ediyorum. insan bir hayvandır dostum. ve çiftleşip ürememiz gerekiyor. bende bu zamanımın gelmesini bekliyorum. çocuk olayına hepten karşı değilim. insanın doğasında var mutlaka gün gelir ihtiyaç duyulur

No More Virgilius said...

Bir alıntı:
"(...)Bu o kadar ani oldu ki, sanki bir gülle çarpmış gibi orada kalmıştı. Bilirsiniz işte. Bir gece yatağa girersiniz, kendinizi hala genç sanıyorsunuzdur, aklınız kızlarda ve başka şeylerdedir, sonra sabah bir de uyanır bakarsınız ki, meğer siz sadece, çocuklara pabuç almak için burnundan ter damalamaktan başka bir işe yaramayan, zavallı şişko moruğun tekiymişsiniz.(...)"

Amma çok konuya değinmişsin, bunların hepsinden ayrı bir post çıkardı be güzelim: "hayat ben daha onu yaşayamadan ellerimden kaçıyordu, sonra takmamaya başladım" E tabi artık böyle şeyler düşünmezsin, çünkü eski talisman değilsin. Hayatı yaşamak üç şekilde olur: a) hedonizm, b) aşk ve duygusallık, c) asosyal ve bazen de antisosyal boyuta varan yalnızlıkla beslenen düşünce, felsefe.

c) şıkkı sana göre değil, havva kızlarının doğasına aykırıdır bu durum; şöyle ki kadınlar derin ve bir noktaya odaklı düşünemezler ki felsefe yapsınlar, ilgiye hayır diyemezler ki asosyal kalsınlar. Yalnızlıkları en fazla kırgınlık ve güvensizlikten ötürü olur.
Sen büyüdüğünde a) şıkkına sarıldın, çünkü dünya nimetlerini tatmaktan geri kaldığını farkettin. Nasıl ki 70 küsur yaşındaki (blogta meşhur ettiğim) ancam, "benimle aynı gün doğan kaç kişi kalmıştır şimdi hayatta" diye düşünüp hayıflanıyorsa, sen de seninle aynı gün doğan insanların aldıkları yola bakıp, ne kadar geride dolandığını farkettin, tam anlamıyla 'telaş' duygusuna kapılıp ötekiler unu eleyip elekleri asmaya yüz tuttuklarında "hayat beni de bekle, yettim gayri" çığlığıyla koşturmaya başladın. Hedonizm aslında sana göre değil, hem de hiç değil ama derin ve odaklı düşünemediklerini söylediğim kadınlar, bir o kadar da eylemlerine kılıf uydurmakta ve kendilerini ikna etmekte ustadırlar.
Sendeki "artık hayatı kaçırmaktan korkmama" hali, zaten hayatı yakalamış olmandan ileri geliyor. Sana uymayan a) şıkkı ve asla ulaşamayacağın c) şıkkının dışında kalan son yol, yani sevgi, aşk ve duygusallığı yaşayacağın bir insan evladı/adem oğlu hayatına girmiş, platonik kanatlarını çıkartıp hayallerde uçmak yerine yolda o kişiyle beraber yürümeye başlamışsın. "O" kişinin seni kurtardığını değil, senin kendini "O"nunla kurtardığını düşünüyorum. Çünkü, güzel ve manyak ve benim hatun versiyonum olan sevgili Talisman, sevgi dediğin olgu öyle tuhaf ki, tıpkı bir ayna gibi, o insana baktığında kendini görüyorsan sevgi vardır, o insanı gördüğünde kendini göremiyorsan işler karışıyor. Sen seviyorsun ve bu yeter, b) şıkkını -başka bir şansın olmadığı için- seçtin ve mutlusun. (hamdolsun)

Çocuk meselesi hakkında fi tarihinde "Aile Bağları II" başlıklı postu zırvaladığım için o konuya hiç girmeyeceğim. Lakin, benim için zekası ve kavrayışı çok değerli bir arkadaşımın şu sözlerini yazayım istedim:
"sıkılırsın ve evlenirsin. ardından gene sıkılırsın ve çocuk yaparsın. sonrasında sıkılmaya can atarsın ama asla sıkılamazsın. onun yerine arkadaşlarına evlenme deyip durursun çünkü evlenip de çocuk yapmamak mümkün değil, su içip çiş yapmamak kadar imkansız."

No More Virgilius said...

Ha unuttum, alıntı George Orwell'in "Daralma"sından.

No More Virgilius said...

Ha, bunu da unuttum, ayrıcageçmiş olsun!

bir de, ben seni seviyorum lan :) Hep böyle mutlu kal.

EKMEKÇİKIZ said...

Talisciğim,
Bir seferinde Metin Bey, Virgilius'un zekasının kıskanılacak özelliklerine dair bir yazı yazmıştı. %100 haklı!
Her an tepemi attırmaya ramak kalan sözlerini, nihai bir hayranlıkla okudum.
Doğruya doğru!
:))
Üstelik son cümleye de can-ı gönülden katılıyorum; "hep böyle mutlu kal!"

Talisman said...

Esthercim,
Kafanda halletmişsin, en önemlisi o. Benim kafa hala kabullenemedi birşeyleri. ya da çok inceliyor, bilemedim :) Ama bizim kıyamet procesini hemen de çürüttün yani :)

Talisman said...

Canım Virgilius,
Çok severek okudum yazdıklarını, çok da sevindim. Öncelikle hislerimiz karşılıklı, zaten bilirsin hep çemkirsem de seni severim ve sen de şimdi mutlusun diye seviniyorum. İçindeki boşluk gitmiş gibi ve bu sefer kalıcı olacak gibi. İnşallah.
Benim hakkında fikirlerine gelince, biraz da kendinden yola çıkmışın bu belli oluyor ama çok isabetli şeyler söylemişsin. Uzunca bir süre hedonizm in benim cevabım olduğunu düşündüm. Açıkçası Besim olayım diye yırttım kendimi. (gene Yalnızız referansı :)) Hedonizm hala hayatımda tabii ama sanki yetmedi, sanki eksikti. Şimdi de tam filan değilim, haşaa, ama daha iyiyim işte. Daha barış içindeyim. Durduğum yerden mutluyum. Dünyanın geri kalanı çok umrumda değil. "Geri kaldıklarım" vb.
Bu arada yine de kadınlara odak sorunlu demene çemkireceğim. Huyum kurusun. Odak sorunu neyse de kadınlar derin düşünemez biraz anlamsız. Overgenelleme :) Belki daha zeki olduklarından bu tarz bir yaşamı reddediyorlardır. Pozitif overgenelleme leri severim. Ve sanırım yepyeni bir laf icat ederek Türkçe nin anasını ağlattım. (Overgenelleme ne lan :))

Allah "peace of mind" ımızı daim etsin, sevgili Araf komşum. :)

Talisman said...

Ekmekçikızcım,
Evet bu Virgilius böyle, zeki adam vesselam :)
Canım, çok sağol iyi dileğin için. Görüşmek üzere. (Kısa zamanda :))

No More Virgilius said...

Talisman,
çemkirmek güzeldir. sevgi de güzeldir. o zaman sevgi çemkirmektir şeklinde iğrenç bir aristo mantığı uyarlaması yapıp sana/seninle çemkirmeye bayıldığımı söyleyeyim izninle:)

EkmekçiKız,
Açık sözlülüğüm ve içtenliğim konusunda beni tanıyan insanların şüphesi yoktur. Bu gibi iltifatlar beni utandırıyor, ne bok olduğumu bildiğimden "estağfurullah" derken bile içim ürperiyor.
Metin Bey de yazdıklarıyla beni mahcup etmekte; üstelik Jazzetta başlı başına bir blog harikası iken.
Ha, tespit ve düşüncelerim konusunda tevazuda bulunamam çünkü onlar vahiy gibi bir şey, bana tanrıdan ilham ediliyor :)
(küt diye çarpılırmışım şimdi... ne olur ne olmaz eşhedü en lâ...)

miso said...

Talismancım,
Hani sırıta sırıta okuyordum yazını, burnun filan ama birden bebek fetişistiyim, 5 yaşına kadar seveyim kısmına geldim ve, "ah be gafil, ah be cahil," dedim içimden. Ve şimdi de yüzüne karşı. Talis, deli misin, en zor devre bu bahsettiğin devre. Bir terrible 2 var ki, anlatmak mümkün değil. Her gün kan alır, mümkünse siğil filan çıkarttırır.

üfff, ne iğrencim ya :))

Anonymous said...

"bir birey yaratmak filan bana pek uzak. Sanırım daha çok bebek fetişistiyim. Böyle 5 yaşına kadar filan sevebileceğim birşey istiyorum"
katıksız benim düşüncelerim aynen