Thursday, July 02, 2009

Sigmund Freud, Analyze This


- İşte ben kendimi farklı sanardım. Öyle yapanları da sıradan bulur, küçümserdim. Ama şimdi böyle hissedince...
- Peki Talisman, sana kendinin diğerleri gibi sıradan olmadığını düşündürten şey neydi?
- Ehhh şey yaniiiii been...

İşte budur. Psikiyatristler budur işte. Karşına geçerler gözünün içine baka baka, sinir sinir şeyler söylerler. Sıradan değilim dersin "neye dayanarak dedin bunu cicim" derler. İnsanı bozarlar, bazen hüngür hüngür ağlatırlar. (Zaten oturduğun sandalyenin hemen önündeki sehpada kocaman selpak vardır.) Verdiğin cevaptan tatmin olmazlar, seni didik didik ederler. Bir de bunun için para verirsin. Vaktiyle DOT tiyatrosu için dediğim gibi paramızla rezil oluyoruz, başka birşey değil.

Yine de psikiyatristime gitmeyi seviyorum. Muayenehaneye gittiğimde kendimi acaip rahat hissediyorum, bu aralar havalar da güzel ya, erken gittiysem balkona kuruluyorum, fesleğenler var onların başını okşuyorum, kitabımı okuyorum ya da kadının çeşit çeşit gezi dergileri var, onlara takılıyorum. Tabii ben de o kadar para kaldırsam ben de paso gezerim. Neyse sonra odaya geçiyoruz işte, konuşmaya başlıyoruz.

Çok garip bir ilişki biçimi dıştan bakarsan. Yani bir yabancıya acaip mahrem şeyler anlatıyorsun. Uzun süre bunu yapınca seni tanıyor, bir bakıma yakınlaşıyorsun ama hala yabancı ve yabancı da olmalı. Yabancı olmazsa zaten sana faydası olamaz. Yani çok mesafeli bir ilişki ama mesafeli bir ilişkide asla anlatmayacağın şeyleri anlatıyorsun. Arkadaş olmamak çok önemli ama, sonuçta o senin arkadaşın değil, muhabbete gitmiyorsun oraya. Arkadaşın değil derken kasılıp oturma anlamında değil tabii, çok da gülüyoruz filan bazı seanslarda ama yine de o mesafe var. Olmalı da. Ama mesela bu mesafeli ilişkide bir bakıyorsun, kadın önüne bir kitap almış sana kadın cinsel organını şemadan anlatıyor. Biraz komik bir durum. Ve seans bitince de ilişki orda bitiyor. Eskort hizmetine de benziyor aslında biraz. Biri bedeniyle seni tatmin ederken, diğeri beyniyle tatmin ediyor.

İşe yarıyor mu peki? Yarıyor ama doğru psikiyatristi bulman lazım. Yoksa daha beter eder. Biri için doğru olan senin için doğru olmayabilir. Benimkinin doğru olduğundan eminim. Kadın Haneke seviyor daha ne olsun. Gerçi Stephen King okumamı bir septom gibi görüyor ama ben kanımın son damlasına kadar savunuyorum Steph seni, merak etme.

Bu arada Haneke dedim de, yakın zamanda Benny's Video ' yu seyrettim. Harika bir film. Funny Games kadar olmasa da rahatsız edici ve yine şiddet pornografisini yerin dibine geçirdiği bir film. Ama o değil de, filmin sonunda adamla bir röportaj koymuşlar, çok hoşuma gitti. Bir kere Haneke öyle kasıntı, sıkıntılı filmleri gibi daraltıcı bir adam değilmiş, bilakis neşeli, canlı, hoşsohbet bir insanımız. Filminden heyecan duyduğu belli ve çok çok aklı başında. Bir filmin herhangi bir yargıya varmak için süresinin çok kısa olduunu söylüyor mesela, herhangi bir insanla ilgili soruya 80 dakikada cevap veremem o yüzden sorularla uğraşıyorum diyor adam. Soru soruyor, sorduruyor. İnsanın beynini mıncıklıyor. Üstelik bunu bir zerafetle yapıyor asla istismar etmeden. Bir de fotoğraf çekenlere giydirdi, tatillerde hiç fotoğraf çekmem diyor, insanlar gördükleri güzelliklerin fotoğrafını çekerek onlara sahip oldukları illüzyonunu yaşıyorlar diyor. Süper yorum. (Gregor bence sana bundan ekmek çıkar, bilirim Ifsak' çılar nefretini :))

Bu arada amma daldan dala atladım :) Psikiyatristimle ilgili aktaracağım son anekdot, ona geçen postumun konusu Nida ve Milliyet' ten bahsettim, gene dayanamayıp sehpadan bir mendil alıp ağlamaya başladım. "İzledin mi peki?" diyo sordu, evet deyince de, "Neden kendini korumuyorsun Talisman?" dedi, "Neye güveniyorsun, ne güvencen var? Ne güvencemiz var?" dedi, bunu söylerken de gözleri sulandı kadının. Yani psikiyatristini ağlatmayı başaran sulu zırtlak hasta olarak tarihteki haklı yerimi de istiyorum. Ayrıca söylediği mantıklı idi, pek korunmasız duruyorum, güvende olduğumuz illüzyonunu çok fazla deşeliyorum ve bu sendelememe sebep oluyor. Yani şiddeti düşündüğünde o hayatına girmiş oluyor zaten. Geçmiş olsun. Tabii ki toz pembe bir dünya hayal ederek salakça sırıtarak yaşamak değil ama şiddetten beyni de korumak gerek.
Şiddeti çok düşünerek, normal gündelik hayatında lazım olan enerjiyi de şiddet duygusuna emdirmemek gerek.
Not: Foto, evdeki duvarımdaki sticker. Straight bi insanım ama yine de Arwen, bence Yüzüklerin Efendisi' ndeki en güzel şey.

25 comments:

Feride Nizamettin said...

Ben de sık sık düşünmüşümdür herkesin bir terapisti olmalı diye. Mesela her hafta gideceksin o hiç tanımadığın kişiye, hatta hem sende hem de onda birer maske olacak ki dışarıda da birbirini tanıma durumu olmasın. İnsanın ruhuna 1 saat ayırması ve içindekileri dökmesi güzel bir şey gibi geliyor. Gerçi ben otokontrolü kaybetmemek adına sarhoş bile olmam bırak terapiste gidip içimi dökmeyi:) bak bu bile tedavilik bir durum belki de.

Feride Nizamettin said...

Ben de sık sık düşünmüşümdür herkesin bir terapisti olmalı diye. Mesela her hafta gideceksin o hiç tanımadığın kişiye, hatta hem sende hem de onda birer maske olacak ki dışarıda da birbirini tanıma durumu olmasın. İnsanın ruhuna 1 saat ayırması ve içindekileri dökmesi güzel bir şey gibi geliyor. Gerçi ben otokontrolü kaybetmemek adına sarhoş bile olmam bırak terapiste gidip içimi dökmeyi:) bak bu bile tedavilik bir durum belki de.

5:53 AM

JoA said...

işte ben de psikiyatristlerden bu yüzden hoşlanmıyorum. benim psikiyatrist de benden hoşlanmamıştı zaten:) adama malzeme vermeyince takılıp kaldık, ben de bıraktım. iyi etmişim bence.

talismancım, merak ettim, senin psikiyatrist izlemiş mi videoyu?

Talisman said...

Psikopati selam, hoşgeldin..
Şimdi bu maske durumu ilginç olabilir. Şöyle ki bundan bir önceki psikiyatrist ile bir kez markette karşılaştım. Öyle garip ki, kadın yorgun bir suratla pırasa seçiyodu, hayatın öyle bir kesitinde karşılaşmak çok garip. Bi tutuluyo insan. Hiç konuşmamıştım, topuklamıştım.
Güzel güzel, iyi şey.
Senin kontrol durumunu anlıyorum yaa, bu evet tam da bizim psikiklerin tedavi etmek isteyeceği birşey. Ben de kendi çapımda kontrol manyağıyımdır ama içindekileri böyle jilet kusar gibi anlatmak güzel oluyor. Bundan daha önce de bahsetmiştim, jiletler çıkarken çok canın yanıyor ama onları çıkarmazsan da midende kalıp seni çürütüyorlar. Ay çok konuştum :)
Sevgiler.

Talisman said...

Joa cım selam,
Bence sen kendi doğru psikiyatristini bulamamışsın bence. Bu da normal "the one" arayışı gibi birşey. Eldivenin ele uyması gibi, uymuyorsa en iyisi bırakmak, bu durumda devam etmek tehlikeli. O yüzden uyuşmamışsan bıraktığın iyi olmuş.
Video yu izleyip izlemediğini sormadım ama bana verdiği tepkiye dayanarak izlemediği sonucunu çıkarıyorum. Mesela korku filmi de seyretmiyor. Korku filminde seyredilenlerin gerçek hayatta deneyimlemeye benzer travma yaratabileceğini düşünüyor. Çünkü "görerek" deneyimlemiş oluyorsun, kadının fikrie göre. Stephen i de ondan pek sevmez. Çok masum bulmuyor.
Sevgiler :)

tavsan said...

Ya, sen daha sIk yaz; ozluyom ben seni okumayi.
Ben de yazini okuyunca kendini koruma konusunda tam diyecektim ben oyle videolari izlemiyorum ve ortaokuldaki yillarimin aksine artik korku filmi vs de izlemiyorum diye. Netekim sen bi onceki yorumunda yazmissin psikiyatristinin de oyle yaptigini. Ve evet ben bunu kendimi korumak adina yapiyorum. Yani niye bile bile kendime iskence edeyim; beynimi o korkunc salak goruntulerle doldurayim; kafamin bir yerinde beni surekli bunlarin tedirgin etmesine neden olayim. Zaten gundelik hayat, genel gecer medya, hatta "normal" kitaplar ve filmlerden vs.den dolayi biliyoruz asagi yukari insanin nasil psikopat olabilecegini. Bunu surekli gundemde tutmama, o goruntulerin beynime islenmesine hic gerek yok.
Mesela bu yuzden Kill Bill vol. 1'in bir kisminda ve Cube'un yarisindan fazlasinda gozlerimi kapadim. Gerci keza bence Cube'un en korkunc ve rahatsiz edici sahnesi de gozumu kapadigim cesitli yontemlerle olum sahneleri degil oradaki polis karakterinin gosterdigi bir tavir ve bakisinin oldugu sahne idi.

Bu ozel olma, siradisi olma konusunu birkac sene once sosyal psikoloji masteri yapan (simdi doktorasini da bitirdi) bir arkadasimla konusmustuk biraz ve o da bu butun insanlarda var demisti -yani kendini oyle hissetme. Cok mantikli bir durum. Hatta simdi yazarken Madagascar 2'deki zebranin yasadigi durum geldi aklima:)
Gerci senin yazdigin belki topluma aykiri dusme anlamindadir, benim kastettigim daha genel bir unique olma, ozel olma hissiyati.

Yalniz bir insanin sana sorular sormasi ve saygi duyabilecegin bakis acilari getirmesi, ya da daha dogrusu senin boyle bakis acilarindan (da) gormene yardimci olmasi guzel bir durum. Bu yuzden dedigin gibi saygi duyabilecegin, bir sekilde iletisiminizin tuttugu biri olmasi lazim. Sadece bu sekilde gorulurse psikitatri yararli bir kurum. Keza bizler -sen ve ben gibiler- birileri bizim ne kadar ozel guzel oldugumuzu gorsun, cektigimiz acilari anlasin, bizi takdir etsin diye gitmeyi dusunmus de olabiliyoruz psikiyatriste. Dogru mu?
Yok ama gitmedim; aydim bak:))

tavsan said...

Lann, ne kadar uzun yorum yazmisim ben oyle!

EKMEKÇİKIZ said...

Talisciim, canım,
Nedir durumumuz?
Konser diyom, ben tatilden döndüm, hani caz da başladı...
Ehem ehem!
:))

EKMEKÇİKIZ said...

Bak sen!
Böyle derin konunun altına ne yazmış oldum.
Ve fakat, doğru diyorsun!
Daha önceki psi psi yazılarında da doğru demiştin zati.
:))

Talisman said...

Tavşanım,
Harbi ne yorum yazmışın sen öyle :)) Hehehe..
Sondan başlayım, yok valla psikiyatriste özel- güzel olduğumu görsün diye gitmiyorum.O başlı başına bir tedavi konusu olurdu :) Hatta sırf bakış açısı için gitmeye bile gerek yok. O biraz da yaşam koçluğu. Basbayağı hastalık şeklinde bir dert yoksa gerek yok gitmeye. Yani ben biraz laylamloy yazıyorum ama çok da düz bir yol değil. Her zaman da keyifli çıkılmıyor muayenehaneden..

Sıradışı olma konusu biraz ergen bi durum, ergenken çok önemli bu tek olma durumu. Öyle de hissediyosun zaten ama büyüdükçe sende de bi numara olmadığını diğerleri gibi olduğunu anlıyorsun. Çok da takmıyorsun. Benim orda anlattığım spesifik bir davranış biçimi idi. Yani kadınlara yakıştırılan genel davranış kalıplarından biri konusunda kendi sıradışı bulup aslında sıradan olduğumu anlamam gibi birşeydi işte.
Kendini koruma konusunda iyi yapıyorsun bence de. Ama Cube o kadar korkunçmuydu yaa? Yani ben ürkmüştüm ama sahneleri çok kötü hatırlamıyorum, güzel filmdi aslında sadece sonu boktandı.
Ben de uzak durmaya çalışayım bakalım :)
Sevgiler Tavşenn.. :)

Talisman said...

Ekmekçikızım,
Ben pek cazdan anlamam. Senin yönlendirmelerine muhtacım :) Sen beni al götür, güvenirim sana.
Cohen amcaya gitcez mi peki? Kıycaz mı paraya :)
Ama nasıl olursa olsun bir şekilde görüşelim Ekmekçikızcım :)
Öpüyorum.

absalom said...

ben genelde terapistlerime aşık olurum.
bu bilimsel bişeymiş.
tamam tamam yalan söledim bilimsel felan değil ben uydurdum şimdi.

erkek terapistte çok itici geliyo.
durumum vahimdir yani.



uygun bir terapist şahane sonuçlar verir.
tecrubeyle sabittir.
kendimden biliorum.

absalom said...

unutmuşum :)

dip nöt;
freud a gıcığım..
yakalarsam bi kaşık suda boğacağım.
ahirettede iki elim yakasında olsun.
görecek o gününü.

bin tane kompleks icat etti canımıza okudu kompleksli herif.
bi electrasını seviyorum.
carmen electra aklıma geliyo sırf o yüzden.

liv tyler mektuplarımın hiçbirine cevap vermedi onu da sevmiyorum bu aralar...
küsüm.


sölemeden geçemicim.

:)

Everfever said...

Galadrieeeeeeeeellll :)

Talisman said...

Absalom selam,
Terapistine aşık olmak haa.. :)
Yani bunu nasıl söylersin ki, "Eee dün gece rüyamda devekuşları beni kovalıyordu, bir de ee ben size aşığım." hehehe. Çok fena bence, böyle bi durum olsa direk kaçardım ben.
Uygun terapist cidden iyi sonuç veriyor.
Freud bence de çok makbul bi adam değil ama neylersin ilk o uydurmuş bir sürü şeyi, bir ağırlığı var tabii..
Liv e gelince, daha yeni boşandı, çoluk çocuk da var, kafası karışıktır, üstüne gitme, sabırlı ol. Hemen vazgeçme :)
Haydi iyi şanslar :)

Talisman said...

Ever ım,
Galadriel de güzel tamam, hatta Frodo hüküm dağı yolunda düştüğünde tutup kaldırıyor ya, muhteşem görünüyor orda.
Ama Arwen daha bir narin yaa, canım benim.
Asıl kahraman Eowyn tabii, "I am no man" deyip koskoca en büyük 9 luyu alaşağı ediveriyor. O daha bir yavrum. Bu arad o Aragorn da gitti cilvelendi kıza sonra benim kız arkadaşım var olayına girdi, baştan kızı ayartmasana bi de kral olcan, boyun posun devrilsinn.. Huuuu..

Talisman said...

Ha bi de kızcağıza teselli armağanı diye Faramir i verdiler. Ağlak Faramir. Olduuu..

tavsan said...

Liv Tyler kesinlikle benim de favori hatunlarimdan:) Yani begenirim kendisini, guzel bulurum, kendime benzetirim (hemen onun uzerinden prim yaparim;) Ayrica ben kendisini ilk Stealing Beauty isimli guzel Bertolucci filmiyle kesfetmis idim. Ama evet, kesinlikle yuzuklerin de efendilerin de en guzeliydi:)

Anonymous said...

Biri Yuzuklerin Efendisi'nin filminden mi bahsediyor? Yettim, yettim. O filmdeki en guzel sey, bacisinin yaninda tebii, Eomer'dir bence. Karsi cikanla cok pis kavga ederim, hem de kiz gibi dovusurum, sac cekerek tirnak atarak falan boyle, ona gore. Ozellikle basinda puskullu migferiylen at uzerinde kuffara hamle uzerine hamle eder iken kendisini yemiyoruz yaninda yatiyoruz... Filmde zaten baska ise yarar adam da yok. Hele o Aragorn denyosu, bir adam gay oldugunu bu kadar mi belli eder, Boromir oluyor, amcam kendini yerden yere atiyor uzuntuden, harap oluyor, parcalaniyor, bir daha da o kadar duygusal gormuyoruz hemsoyu, Boromir'in elinden oyle bir tutup uzerine oyle bir abaniyor ki hani adamin onbin milyon ok yarasindan yer bulsa olmeden once son bir kez daha saapalim Boromir diyecek ibis... Fekat ayni ibis halkinin aksam yildizi, narinler narini Arwen'den ayriliyor, nolayor, zannedersin ki adam sevgilisini belki de bir daha asla gormemecesine terketmiyor da terhis edilecek asker arkadasiyla vedalasiyor... Benim sahsi kanaatim bu Numenoreanlarin evrimlerinin bir yerinde birseyler fena halde ters gittigi seklinde, zira bakiniz ne Aragorn'dan, ne Boromir'den, ne Denethor'dan hayir var. Bunlarin en iyileri karga burun pisirik Faramir, varin gerisini siz hesap edin. Ama Rohirrim oyle mi ya, aslanlarim benim, hepsi ayri bir guzel, ayri bir mert, ayri bir cengaver. Dostlari sozlerini tutmasa bile onlar sozlerini tutuyor, yardima kosuyor, dostlari icin oluyor olduruyorlar. Canlarim benim, yerim sizi ben. Numenoreanlara da iki cift lafim var: Beyim, beyim! Oyle kuleler dikip kaleler yapmakla olmuyor bu is, bi insan olun once insan!

Passive Apathetic The Sicaklar Yandan Vurmus.

Talisman said...

Tavşanım,
Ben de Liv i, çalışmış güzellik le tanıdım ama orda ayakları çok görünüyor ve sevgili Liv zarif filan ama ayakları 1,5 etli pide büyüklüğünde, bir parça korkunç.. O yüzden o filmdeki güzelliğini biraz bağrıma basamamışımdır, ne zamanki güzel elf ayakkabılarını giydi, palet ayaklarını sakladı, benim gönlümde tahtı kurdu. :)

Talisman said...

"Çalışmış Güzellik" de bambaşkaymış, "Çalınmış" demek istedim :)))

Talisman said...

Canım Passive A. , çok iyi güldüm yaa. Laf değil basbaya güldüm kahkahayla..
Ya bu Aragorun un ipneliği hiç dikkatimi çekmemiş yaa, Frodo ile Sam arasında birşeylerden şüphelenmiştim ama Aragorn' la Boromir, bombaymış.. Tevekkeli değil cidden Arwen le çok soğuk vedalaşıyor, sanki hemşiresini gurbete yolluyor. Vay çene gamzeli alçaak. En eski ipneliğini gizleme yöntemini kullanıyormuş meğer, yapılır mı bu Arwen ime ahh ahh. Bu arada eşcinsel arkadaşlar alınmasın haa, eğleniyoruz işte. :)
Eomer konusuna da katılıyorum. Civanmert delikanlı. Pek de güzel ama artık kardeşimizdir değil mi ki Passive A. gözkoymuş, kardeş biliriz :)))
Ay çok eğlendim..

Anonymous said...

Aragorn'un cinsel tercihine sozumuz yok helbet. Kizdigimiz sey su: kotu emellerine benim caaaanim elf kizimi ne diye alet ediyorsun ibis? Yazik degil mi bakiiim bir elf genc kizinin hayalleriyle oynuyorsun, uzuntuden solup gitsin mi yavrucak, olsun mu he, sen closet gay olcan diye? O Elrond adami ne yapar biliyor musun sen? Yuzuk yerine seni atar cehennem catlagina. Hem, Boromir tazesine de yazik, eline cicegini cikolatani alaydin, yanina Gandalf'i kataydin, gidip Denethor'dan Valar'in emri Beren'in kavliyle oglunu isteyeydin, ortadunya birbirine girmeyeydi... Hayat bayram olaydi, olmaa miydi? Di mi ya?

Eyvallah Talisim, iki gozum, madem sen Eomer'i dunya ahret bacin, yengen bildin, benim bloga bir goz at, Rufus'u begenirsen konusuruz, ayarlariz kardasima birseyler. (Yav Talis, ben seni gordum mu simariyorum resmen, direkt kikirdek bir ortaokul bebesine bagliyorum, yok artist begenmeler, yok o benim, ben sana onun yerine bunu vereyim demeler.. Hayir az bucuk bir karizmam vardi o da yerlerde... Ben de Orhan Veli gibi siir mi yazsam, beni bu sicak havalar civiklastirdi diye, belki durumu kurtaririm... :)) )

Talisman said...

Passive ciğiim,
Valla aynı hissiyatı paylaşıyoruz. benim de içimde "bu kıza ne söylesem anlar" gibi bir his var. Ki bu az bulunur bir histir yahuu :)
Yalnız şu "Elrond adamı ne yapar biliyon mu" kısmına bayıldım. harbi yaa, Elrond zaten şu halihazırdaki duruma da gıcık duruyordu, Aragorn a da sırf kızı hatırına iyilik etti, orduların yerini filan söyledi. Ya bu arada ben yaşlı adam seviyorum, istersen Eomer senin Elrond benim olsun, Arwen de kızım olur ohh nefis. Masrafsız, emeksiz gül gibi yetişmiş kız, onun ayaklarını da şu Japon cendere ayakkabılarına koyarım ben.. Mihehehe.. Elrond duymasın..

Anonymous said...

Talisim, sana bir degil bin Elrond feda... Yalniz hazir elflerin modifikasyonu meselesine girmisken Elrond'un da kashlarina bir el ativer canimcim ya, adamin kashlarini her gordugumde dehset icinde iki adim geriye gidiyorum.

Elrond kizar da Arwen'in ayaklarina naaptin hanim derse, kitapta soylenen orjinal haline getirdim, sen kizinin ayaklarinin numarasini Tolkien'den daha iyi mi bileceksin bakiiim diye cevap verirsin, gikini bile cikartamaz ibis.

Sevgiler :))