"I am a Cyborg But It's OK" Yani "Ben bir robotum ama sorun değil."
Bir akıl hastanesinde geçiyor film. Kahramanımız kendini cyborg sanan bir genç kız, öyle olduğuna inandığı için yemek yemiyor, robot bedeni bozulur diye düşünüyor. Bu yüzden çok fazla zayıflıyor. Ninesi de şizofrenmiş ve kendini fare sanıyormuş, sadece turp yiyormuş, bu ninesi ile vakit geçiriyormuş genelde, sonra ninesini akıl hastanesine kaldırmışlar fakat kadının takma dişleri bizim kahramanda kalmış. Ninesine takma dişleri yetiştiremediği için turp yiyemeyeceğini düşünüp üzülüyor kahramanımız, onu en çok üzen şey bu ve bu takma dişleri taktığında elektronik aletlerle konuşabileceğine inanmış.
Bir akıl hastanesinde geçiyor film. Kahramanımız kendini cyborg sanan bir genç kız, öyle olduğuna inandığı için yemek yemiyor, robot bedeni bozulur diye düşünüyor. Bu yüzden çok fazla zayıflıyor. Ninesi de şizofrenmiş ve kendini fare sanıyormuş, sadece turp yiyormuş, bu ninesi ile vakit geçiriyormuş genelde, sonra ninesini akıl hastanesine kaldırmışlar fakat kadının takma dişleri bizim kahramanda kalmış. Ninesine takma dişleri yetiştiremediği için turp yiyemeyeceğini düşünüp üzülüyor kahramanımız, onu en çok üzen şey bu ve bu takma dişleri taktığında elektronik aletlerle konuşabileceğine inanmış.
Diğer kahraman yine akıl hastanesinde ve insanların yeteneklerini çalabildiğine inanan bir genç çocuk. Kızın yaşlarında. Bir tür ayin yaparak insanların yeteneklerini çalıyor, buna akıl hastanesindeki diğer hastalar da inanıyor.
Film bu iki ilginç insanın akıl hastanesinde karşılaşıp birbirlerine aşık olmalarını anlatıyor. Ama alıştığımız bir aşk filmi değil, iletişim kurma biçimleri, hareketleri hiçbir şey klasik manada ilerlemiyor.
En büyük başarısı filmin, size dünyayı şizofren birinin gözünden birebir verebiliyor. Yani bir süre sonra onların dünyayı görüş biçimi insana çok normal gelebiliyor. O kalıbı kapıyorsunuz.
Ve film olağanüstü yaratıcı ve üstüne komik. Hele bazı sahneler var ki ben dakikalarca güldüm.
İnsanın üstünde çok güzel bir etki bırakan, çıkınca suratınızda koccaman bir gülümseme oluşturan bir filmdi..
Seviyorum ben bu çekikleri yaa :))
8 comments:
talismanım bu çekikler var ya bu çekikler benim avrupa sineması diye homojen bir şey yok( ha olmasına da gerek yok ama..) yarısı fon destekli yönetmen masturbasyonu yarısı piyasa saçmalığı arada bir adam gibi bir şey çıkıyor ne bu yahu dediğim dönemde "allaaaam tür olarak olmasa da orjinallik, doğru düzgün bir şeyler yapma kaygısının homojen dağıldığı bir sinema varmış!" diye içime su serpti. bayılıyorum bunlara. biliyorum ki her gün daha çok insan keşfediyor ve bayılıyor. aptal amerikler de uyarlasın dursun.. kustum yine.. özür. haa bu kadar celallenmemde sizin bir dünya şehrinde yaşamanız bizimse uzaktan bakmamız da etken:) izleyin ve yazın efendim okuması pek güzel oluyor. ben izlenecekler listesine kaydettim bile;)
kim ki duk bu güney koreli adam mükemmel filmler çekiyor."spring summer fall and winter spring", "boş ev"adlı iki filmini izledim bambaşka bir dünya, bambaşka hayatlar. Mükemmeldi.Şiddetle tavsiye ediyorum bu filmleri.Çok başarılı
talismancım gerçekten konusu çook güzelmiş filmin,bi şekilde bulmaya çalışsam.Keşke bu tarz festivaller İzmirde de olsa yaww.öpüyorumm
festival geldi geçti ben hala evden dışarı çıkamıyorum ( ev taşıma tadilat vs yüzünden )
şiddetle ve merakla izlenimlerini aktarmanı bekliyorum ...
:(
Güzel bir filme benziyormuş :( Kızın harika bir yüzü var, çekikler güzel haklısın, ama yakışıklı değil :D
Festival dahilinde 'My Own Private Idaho'ya gidecektim ama sınavlar yüzünden kaçırdım oofh ofh...
Çok samimi yazılar, takipteyim ;)
Merhaba Talisman,
Bir suredir okuyorum blogunu. Filmlerle alakali yorumlarin cok hosuma gidiyor. Cok severim film izlemeyi ben, senin gibi sıkı bir sinema seyircisi olmayi cok isterdim ama olmadi. Simdi coluk cocuk iyice zor, ama sen lutfen boyle film yazmaya devam et, ben seyretmis kadar oluyorum. Hatta belki bir gayret gider seyrederim bile. Bu arada bir onceki yazindaki listeyi de kayitlara aldim. 2 tanesini daha once seyretmistim ama yine seyredecegim. Optum
Canım ilginçmişş ben bunların filimlerine bir türlü kendimi verip keyif alamıyorum son gittiğim kırmızı ayakkabılı bir filim vardı, bak şimdi adını bile hatırlayamadım yoksa kırmızı ayakkabı mıydı neydi bir çift ayakkabı için birbirine girip sonunda da o ayakkabıyı giyen ölüyordu aman allahım ne biçim bir filimdi o .... birde sevişme sahnelerine irite oluyorum resmen öööööö yanii....
Post a Comment