Sunday, July 08, 2007

Taxidermia- Amanınn!



Film manyağı olduğumu biliyoruz, onu koyun cebinize, bir de yeni şeyler ve henüz başkalarının keşfetmediklerini keşfetmeyi de seviyorum onu da biliyoruz, ekleyin, bir de acaipliğin, anormalliğin kolay anlam verilemeyen şeylerin ilgimi deli gibi çektiği bilgisini ekleyin, sonuç benim Taxidermia filmini sevmemden normal birşey olamaz. Ay ne yorucu cümle bu :) Hiç bitiremeyeceğim sandım..


Neyse bu zorlu girişten sonra Taxidermia ya geleyim. En son İstanbul film festivaline gelen bir film bu. Yönetmeni Gregory Palfi daha önce "Huckle" isimli film boyunca yaşlı bir adamın hıçkırdığı ve pek de konusu olmayan ama görüntüleri çok beğenilen bir film çekmiş bir insan. Hucle ı seyretmedim bu arada ama bulursam hemen seyredeceğim. Ben konusunu okuyunca özelikle yeme düzensizliğine dokunduğundan seyretme isteği duydum ama bir şekilde kaçırdım. Festivalde en çok istediğim filmleri bir şekilde kaçırıp kahrolma özelliğim vardır. Acıklı bir özellik.


Sonra tam ben bu filmi unutmuşken daha önce bahsettiğim ev film festivalinde seyrettim bu filmi. Gece 4 te.. Daha önce ardarda 6 film seyretmişken. Bunları vurguluyorum ki, kafamın bu filme başlarken ne durumda olduğu anlaşılsın, bana daha bir acınsın :)


Film üç kuşak sapkının hayatını anlatıyor. Dede, baba ve oğul diyelim biz bunlara. Dede uzak bir sınır kasabasında (sınır olduğunu belirten birşey yok, ben uydurdum :)) küçük bir askeri birlikte generalin emir eri.. En büyük zevki, kendini mumla hafif hafif yakmak, generalin karısını ve kızını dikizlemek ve nasıl olduğunu asla anlayamadığım bir şekilde telaffuz edemeyeceğim bir yerinden alev çıkarmak. Zaten filmde ilk o sahnede dumur oldum, dumurlarımın sonu da gelmedi :))


Neyse bu yaramaz tavşan dudaklı askerimiz bir gün kesilen bir domuzun üzerinde (domuzun kesilmesini aşama aşama detaylı görüyoruz) kendini tatmin ederken (oha) generale yakalanıyor ve orada tam anlaşılmıyor, bu aslında generalin karısı ile bir takım faaliyetlere girişmiş sanırım, general bunu kafasından tek kurşunla vurarak öldürüyor. Generalin karısının bir çocuğu oluyor, bu ikinci kahramanızım yani: baba, ikinci kuşak. Babanın sapkınlığı ise milletçe kabul edilen bir sapkınlık. Gerçek hayatta böyle birşey var mı bilmiyorum ama yeme yarışmalarına giriyor, yarışmacıların normal antreman koçları filan var, yiyorlar ve özel yapılmış yerlerde kusuyorlar ama bildiğimiz bir kusma değil bu şarıl şarıl akıyor, (Talisman' ın surat iyice geriliyor buralarda, acı çeken ifade yerleşiyor :)) Neyse yine böyle bir yeme yarışmacısı kızla evleniyor ve oğul dünyaya geliyor.


Oğulun sapkınlığı hepsini aşan bir şey, hayvanların içini dolduruyor ve filmin zirve noktası olan sapkınlık ise oğul tarafından gerçekleştiriliyor.Bunu yazmıyayım belki seyredecek olur ama acaip birşey acaipp.. İnanılmaz..
--- spoiler---
İstek üzerine spoiler veriyorum, filmi seyretmeyi düşünenler okumasın. Oğulun yaptığı şey kendi kendinin içini kendisi doldurmak. O ne bee demeyin, bir mekanizma hazırlamış, yukardaki fotoda var biraz, lokal anestezi ile kendi içini açıyor organlarını çıkarıp makinaya bağlıyor yani organlar çalışmaya devam ediyor dışardaki adam ölüp işi yarım kalmasın, sonra içini dolduruyor ve kendini dikiyor. En sonda mekanizma adamın kafasını koparıyor. Adam kendi kendinden Venüs heykeli yapmış oluyor. Bırrrr
---- spoiler----


Hala okumaya devam ediyorsanız, tebrik ediyorum, sorabilirsiniz, Bu ne? Neden sence güzel bir film? Manyak mısın? Psikopat mısın? Garip şeylerle ilgi çekmeye mi çalışıyorsun? Hemen cevaplıyorum, yok valla ne psikopatım ne manyağım, ben de sizin gibi insanoğluyum. Sadece insan aklının ve doğasının nelere kadir olabileceği üzerine kafa yormak hoşuma gidiyor, uçları yaşamak değil ama incelemek, yaşayan insanları değerlendirmek ilgimi çekiyor. ve bu film inanılmaz bir sinema deneyimi, bunca şeyi birarada ve bu çekim teknikleri ile görmemişsinizdir. Anlatımı benzersiz, görüntüleri benzersiz, konusu hepten benzersiz bir film.


Eğer suratınız limon yemiş gibi buruşmuş, mideniz bulanmış ve aklınız uçmuş bir şekilde 1,5 saat geçirmeye cesaret ederseniz bulunmaz bir sinema deneyimi yaşayacaksınız, bunu garanti ederim. Kusmayacağınıza garanti veremiyorum, bana küfretmeyeceğinize ise asla garanti veremem.


Öperim. :)


Not: Bu arada bu filmi çeken kişinin bu alttaki sevimli, normal insan olduğuna inanabiliyor musunuz? Alın o kuzuyu elindeeeen :))

25 comments:

ESTHER said...

bu filmin dvdsini nerden bulabiliriz.. bilirsin bu tür filmler benim gözdelerimdir :) evindeki en romantik film testere olan bir insanım sonuçta :)

Öykücü said...

Hakkaten süper bi film.Film anlatımlarında spoiler versene.Yazının en sonunda ayrı bir bölümde yaz böylece okumak istemeyen okumaz ama benim gibi meraktan ölmek üzere olanlar okur:))

Yazını yazdıktan sonra üzerine tıklanacak kelimeyi mouse yardımı ile tarıyorsun.(Mouseın sol tarafını tıklayıp kelimenin üzerinde gezdirerek)Sonra bloggerda yazı kısmının üstünde bir dünya ve bir zincir halkası gibi bir şekil var.(Hani şu eğik yazı seçeneklerinin olduğu yerde hani şu resim ekle tuşunun olduğu yerde)Hah ona tıklayınca bir kutucuk açılıyor o kutucuk zaten http:// ile başlayan bir kutu ve o kutucuğa kelimenin yönlendireceği adresi yazıyosun.Bitti.işte bu kadar.

Sevgiler.

Nakhar said...

ben severim bu tür filmleri ama gaykedi yüzünden uzun zamandır izleyemiyorum varsa yoksa
duygusal-komedi... içim bayıld artık... :)

http://www.youtube.com/watch?v=g7bqyh4u4xM

bu lintende fragmanını izleyebilirsiniz... :)

limonagaci said...

talis
ben bu filmin sonunu biliyorum :)) sen o gün anlatmıştın ama yok yok bana hitap etmiyor bu kadar dehşet ve vahşet :)

Talisman said...

Esther im
Var ya senin bu filmi seveceğini ben zaten biliyordum hatta postu yazınca sana gel oku bak sen seversin yazacaktım ama unutmuşum..
Ciğerini biliyorum senin Estheeerr :)) Bu arada testere ile romantizmi birleştirmişinn Allah Thanos u korusun :)
Öperim..

Talisman said...

Öykücü'm,
Öncelikle sağol çok güzel anlatmışsın, iyi oldu bu :)
Spoiler konusunda da haklısın vallahi, vereyim ben, yazıyı update edeyim yani..
Sevgiler, teşekkürler..

Talisman said...

Aman da Nakhar ım da gelmiiiş..
Yorum yazmıyom diye seni okumuyom sanma dehşete düşerek okuyorum hele son delikli olan.. Ondan esinlenip anılarımı anlattığım bir post yazacağım, bekle beni :))
Gaykedi duygusal romantik mi seviyor sadece? Aaa oldu mu hiç.. Dedikodusunu yapalım biraz. Sen onu eğit korku filmleri acaip filmler konusunda :)
Öperim sizi..

Talisman said...

Limonum doğru ya anlatmıştım sana :) Hoşuma giden bir şeyi de anlatmadan duramıyorum.. Bu öğlen de arkadaşlarla bu filmin muhabbetini yaptık yanımızda da bir stajyer vardı, kızcağız ürktü bizden, "çok korkunç bir sohbetti" dedi sonunda :) Canım yaa çok sevimli kız..
Neyse dağıttım gene, sevgiler Limonumm..

Anonymous said...

gençlere kötü örnek olmayalım :))
.
o yaşlı kıçından nasılda ateş çıkarıyor öyle :))

Talisman said...

Kıçından mı çıkarıyo? Ben ters (!) anlamışım :))

Nakhar said...

valla ondan önce korku- gerilim- bilimkurgu- fantazya- filmlerinin müdavimiydim... şimdilerde esamesi yok... hep bir aşk sarhoşluğu tadında sonu başından belli filmler izliyorum... kus geldi.. :D

ben onu eğitemeden o beni eğitti malum benden 10 yıl öteden gidiyo :D

yorum yazmasan bile ben biliom gelip okuduğunu... gelmesen bile canın sağolsun ben seni yine de okurum :)

kirmizi said...

bu film bana ilk anda cube'u hatirlatti. gerci sonra onda bu kadar igrenc sahne olmadigini dusundum; filmin yarisini gozum kapali gecirmis olsam da. orada bence en korkunc sahne kesilip bicilme sahnelerinden farkliydi cunku. sonra clockwork orange geldi aklima. hani o taddaysa izlenebilir. ama genelde gozumu kapiyorum ben boyle goruntuler ciktiginda; beynimi bunlarla doldurasim gelmiyor.

Anonymous said...

Arkadaşına bıçak çekerek saldıran (valla şakalaşıyorduk... o da bana testereyle saldırdı) biri olarak böyle psikopat filmlerin gençlerimiz üzerindeki etkilerinin hiç de iyi olacağını zannetmiyorum. Netekim seyredemem ben böyle filmleri Pan'ın Labirenti'nde bile acaip kasılmıştım.

Talisman said...

Sağol Nakhar'ım :))

Kırmızımcım, yok cube da clockwork orange da görüntü olarak bunun yarısı bile ürkünç değiller. Clockwork Orange beni daha çok rahatsız etmişti ama onun duygusal bir şiddeti de vardı. Hem de ağırından bence. Bunun kulvarı biraz farklı, az toplumsal bolca görsel ve absürdlükten beslenen bir film. Ama beynimi kötü görüntülerle doldurmuyum diyorsan kesinlikle uzak durmalısın. Çünkü beyni seviyo, yerleşiyo bunlar. Gitmiyorlar yani kolay kolay :)

Kırmızı kalpli ever fever :)
Hoşgeldin. Testere elektrikli miydi? İlk o geldi aklıma :)) Sonra da nedense sana pek inanamadım. Bence sen bu filmi izlersin.. Ama izleme toplumun salahiyeti açısından. :)
Bir de Pan ın labirenti demişsin tam lafının üzerine çünkü bugün Simon Templar ın blogundan o filme benzer bir film bulup heycan yaptım, sonra da benzerine heyecanlanıyorum daha Pan ın Labirentini izlemedim ulan dedim bunu paylaştığım bir arkadaşım da "Talisman Pan ın labirentine bayılırsın çünkü senin seveceğin herşey var bu filmde " dedi. Neyse bi postluk yorum cevapladım. Yoruldum :)

Talisman said...

Öykücüüü sonunu yazdııım :)

Noni said...

Ayyy kanım dondu okurken Talisçim ben de korku filmi severim ama bunu izlersem gece yusuf yusuf der 3.5 atarım valla korkudan!!!!!

Anonymous said...

talis nereden bulabiliriz? yardımcı olursan memnun olurum

esther

Öykücü said...

Oha demek istiyorum sayın seyirciler.Adamın kendine iğrenç bişiler yapacağını resimden tahmin etmiştim de bu denli iğrencini tahayyül edememiştim.

Ama adamların iyi tarafı dertlerinin kendileriyle olması.Yani başkalarının içini doldurmaya falan çalışmıyor.

Spoiler için çok teşekür ederim Tal.Çok öptüm.

Anonymous said...

ya korku filmi seyrederim ama iğrençlik dozajı yüksek, kan gölü filmleri seyredemem. Cannibal Holocaust'u seyretmeye kalkıştım, içim elvermedi mesela. Valla seyredemem... :)

Testere elektrikli değildi, normal odun testereseydi. Ufak bir konuda küçük bir münakaşa, bıçakla dürtmeler, ehehe ne kadar dürtersem kanar acabalar, ardından testereyle kovalamacalar filan...

deriella said...

peki ben nasıl bulacağım bu filmi:?

Talisman said...

Esthercim, bi dvd ci söyliycem ama var mı onda emin değilim: Kadıköy de eski AS sinemasının sokağında Dreamers var, bir ihtimal olabilir.
Deriellacım, Ankara da bilmiyorum nerden bulunur :( Üzgünüm..

Talisman said...

Nonicim, Korkma yav korkunç değil vala bak ama yine de 3,5 atmanı istemem :)
Ever fever'ım, görüyorsun sen dedim bi de sahiplendim üstüne :) Cannibal Haolucast beni de aşar yav, o ne öyle..

Öykücüm rica ederim :)

Anonymous said...

Yuh demek istiyorum... Okurken acı çektim... Bir film hakkında yorum yazarken dörtte üçünü alakası olmayan konulardan seçmeyelim, bir fikir oluşturamıyorsak, sırf yazmak için kendimizi yırtmayalım.

Talisman said...

Ne film yorumcusuyum, ne fikir oluşturma zorunluluğu hissediyorum. Burası benim blogum, istediğim gibi yazarım. Didaktik fikirleriniz için teşekkürler.
Size tavsiyem acı çekmeye başladığınız an okumayı bırakmanız. İsimsiz yorum yazarak acınızı uzatmayın..

ayşegül said...

iyi ki yazmışsınız, merak ediyor ve izlemeyi düşünüyordum ,merakım geçti ve izleyemeceğimi anladım.:) teşekkürler.